Böyle bir şey yok...

25 Kasım 2007 Pazar


Öncelikle verdiğim ara için özür dileyim. Malum milli maç ve yapılacak tonla işin ardından Cuma ve Cumartesi sosyalleştik biraz. Responsible drinking güzel bir laf bu arada, sevdiğim laflar arasına girer.

Kopenhag Havaalanı'nda görüp de pas geçtiğim Assassins Creed'i Oslo'nun en civcivli caddesi Karl Johan'da görünce bu kez pas geçemedim. Ama almadan önce memlekete para kazandırmak istedim. Aral'ı aradım. F. ile konuştum ve gelmeyeceğini söyleyince ben de satın aldım.

İstanbul'a geldiğimizde saat 5.30'du, evde S. beni bekliyordu. Uyudum. 12 gibi uyandım. Biraz yemek kendine gelme çabaları. Valiz boşaltma operasyonu derken valizin dibinden bana gülümsedi.

Çıkarttım, PS3'ü açtım, Heavenly Sword'un yerine onu taktım.

Oyun açıldı ve demo da beni çarpmayı başardı. Eğitim safhasını geçtim. İlk göreve başlarken oyunu kapattım. Ben böyle bir şey görmemiştim daha önce. İnanılmaz canlı bir şehir, tam etkileşim, etkileyici hikaye...

Assassins Creed sen nesin ya? Bu bir oyun olmaz dedim kendi kendime. Daha sonra boş bir zamanımda seni daha çok seveceğim diye söz verdim ve kız arkadaşımla Monk'u izlemeye devam ettim. (Oyunla ortak olsun "Monk'ların arasına karıştım" diyeyim.)

0 comments:

İzleyiciler

  © Blogger template Cumulus by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP