30 Aralık 2008 Salı



Benim için oldukça ilginç bir yıl oldu 2008. Başlarken bu kadar hareketli olacağını tahmin etmiyordum. Planlanmış işlerim vardı elbette. Ama çok riskli hareketlerim de oldu.

Yaptığım işten çok sıkılmıştım 2007 sonu itibariyle. Hırsım devam ediyordu ama karşılığını alamadığımı düşündüğüm anlar çok oluyordu. İş konusunda tahammülsüz olmuştum iyice. Tam bu dönemde olmadık bir teklif geldi. Bir Danimarka firması aldığım maaşın 3 katını teklif ediyordu ve Türkiye temsilcileri olmamı istiyorlardı. Konu ise bana biraz yabancıydı. Promosyon ürünleri üreten dünya çapında bir şirketi Türkiye'de temsil edecektim. Kabul etmem biraz hızlı oldu. Dediğim gibi çok bunalmıştım üzerimdeki iş yükünden ve nefes alamaz hale gelmiştim. İş sağlığımı etkilemeye başlamıştı ve ilk kez check up'a girmek zorunda kaldım.

O sıralar başkanlık seçimleri de vardı ve ben Ulusoy-Doğan değişimini iş değiştirmek için bir fırsat olarak gördüm ve Nickname'in Türkiye temsilcisi olarak göreve başladım. 6 aylık çok da yoğun olmayan bir çalışma. Türkiye'nin önde gelen hemen hemen tüm firmalarıyla toplantıların sonucu koca bir sıfırdı. Promosyon konusunda çok pahalıydık. Düzgün ürünler yapıyorduk, çocuk emeği sömürmüyorduk, zehirli boyalar kullanmıyorduk ama bu büyük şirketlerimiz için çok da önemli değildi. Ucuzsan ve kendini tamamen insaflarına teslim ediyorsan işi alabilirdin.

6. ayda yeter demeye başladım. Şirket merkezi de zor duruma düşmüştü. Uluslararası 10 milyon euroluk bir iş kaybedilmişti ve şirketin dengeleri bozulmuştu. O sırada federasyona geri dönmeyi düşünmüyordum. Diyordum ki bir iş bulurum illaki. Bu arada düğünüm yaklaşıyordu. Bir kesinlik olmadığı için erteleme planları yapıyorduk. Bu da oldukça moral bozucuydu. Bu sıralar UEFA Kupası Finali için medya sorumluluğu görevi önüme geldi ve ben de değerlendirdim. Bu konuda federasyona minnettarım. Ben şu an evlendiysem bunu sağlayan önemli etkenlerden birisi federasyonun bana sağladığı maddi ve manevi destektir. Ağustos sonunda UEFA Finali için çalışmalara başladık. O zamandan beri yoğun olarak devam ediyoruz.

Ekim sonunda hayatımıza Kuduruk girdi. Günlerimiz onla boğuşmakla geçiyor.

Mali açıdan iyi bir yıl olsa da borç kısır döngüsünden bir türlü çıkamıyorum. Bir yazlık aldım. Kaba inşaatı biten, bir yandan onun içini yaparken, diğer taraftan borçlarını ödüyorum. Hedefim bitirip satıp İstanbul'daki ev için peşinat yapmak.

Yıl boyu çeşitli projeler geliştirdim. Bazıları kabul bazıları plan aşamasında. Bunları 2009'da hayata geçirmek ve internette bazı işler yapmak istiyorum.
Bu sene çok kitap okudum. İş geliştirme ve pazarlama ile ilgili çeşitli kitaplara merak sardım. Oyunlar açısından verimli bir yıldı. Ben çok para harcadım oyunlara bu sene. Dönüp bakınca bazıları gereksizmiş diyorum. Kredi kartı ekstrelerimde de o kadar gereksiz şeyler var ki.

2008'de en büyük pişmanlığım federasyondan ayrılıp Avrupa Şampiyonası'nı kaçırmaktı. Ama dönüp bakınca o bıkkınlıkla bu o şampiyonaya gitmenin benim açımdan ciddi sorunlar yaratabileceğini düşünüyorum. Ama Nihat Çek maçındaki, Semih Hırvat maçındaki golleri attığında ertesi günkü gazetelerin yılın aptalı posteriyle yani benle çıkacağını düşünmedim değil.

Bu sene en çok izlediğim kanallar Akıllı TV, NTVSpor ve ComedyMax oldu. En beğendiğim film The Dark Knight'tı. Lost, Fringe, Raymond, CSI ve How I Met Your Mother en çok izlediğim dizilerdi.

2008'de hayattan çok şeyler öğrendim. Çok kafa yorduğum evlilik kurumunun bir üyesi oldum ve gayet mutluyum. İş değiştirdim ve ticaretin ne kadar zor birşey olduğunu anladım. Beni mutlu eden şeylerin sayısı arttı ve olumlu bir yıldı. Umarım 2009'da benzer bir yıl olur ama bu kadar hareket istemiyorum.

Read more...

Fringe

28 Aralık 2008 Pazar



Daha önce yeni hastalık diye bir başlık açıp altını doldurmamıştım. Dolduracak pek birşey bilmiyordum aslında. Pilot bölümün ilk 25 dakikasını nette seyretmiş ve hayran olmuştum. Geçen gün ilk sezonun geride kalan bölümlerini buldum ve dün izlemeye başladım.

Gerçekten çok iyi bir dizi. J.J. Abrahams Lost'ta dillendirmediği konuları(Seyircinin ve fanların bulmasını istediği bilimsel gerçekleri) Fringe'in merkezine koymuş. 

Zaten açılış jeneriğinde bu konuların adları geçiyor. Bunlardan bahsettim sürprizi bozmak istemiyorum ama bu tip konulara ilgiliyseniz Fringe sizi tam anlamıyla tatmin edebilecek bir dizi. 

Oyuncular arasında Anna Torv, Keen Eddie'den Mark Valley, Dawsons Creek'ten tanıdığımız Joshua Jackson, Lost'ta arada bir arz'ı endam eden Lance Reedick gibi isimler var. 

Bir de Massive Dynamics diye bir firma var ki ben onları Google'a fena halde benzetiyorum. Tabi bu da başka bir zamanın yazısı olabilir. 

Read more...

Birkaç not...





-Kuduruk'ta son gelişmeler şöyle: Kalorifer peteğininin üzerine çıkıp poposunu peteğe oturtuyor. Ellerini cama koyup dışarıyı izliyor. Yaramazlığa devam. Sabahları tam bir canavar oluyor. Kulak çöpleri bir numaralı oyuncak haline geldi. Ben atıyorum o bulup getiriyor.

-Richard Branson'un otobiyografisi Losing My Virginity gerçekten süper bir kitapmış. Çok gaza geliyorsun.

-Doğalgaz fiyatları resmen belimi büktü. 326 YTL doğalgaz ne demektir ya. İğrenç bir hava kirliliği var oturduğum yerde ve oturduğum yerden İş Bankası Kuleleri'ni görüyorum. Buraya da mı doğalgaz gelmedi sayın başbakan?

-Yılbaşı olayını hiç sevmiyorum. Bu yılbaşı evdeyim ve bir kez daha 12den önce uyumayı hedefliyorum. İlginç TV programları yok değil. NTV'de onyıllar yarışacakmış. Eğlenceli olabilir. Ama lütfen o yetmişlerin yıldızlarını çıkarmasınlar sahneye. Komik oluyor. 

-Bir haftadır kola içmiyorum. Meyva suyu gibi şeyleri de azaltıp kendimi suya verdim. Faydasını görüyorum. Tavsiye ederim. 

-Geçen hafta hayatımda ikinci kez patlıcan yedim. Çok hoşuma gitmese de alışıyorum yavaş yavaş. Kabakta vardı ama onu yeme fırsatım olmadı. 

-Lazanya'nın kıymalı börek gibi olması sorunsalı neden kaynaklanır? Onu bulmaya uğraşıyorum. Düzgün bir İtalyan lokantasında gerçek bir lazanya yemek istiyorum. 1998 Mart'ında Roma'da 3 gün kalmış, her öğle ve her akşam ucuzca bir restoranda süper lazanyalar ve pizzalar yemiştik. Bir de geçen sene İtalya maçı öncesi Milano'da yediğim tiramisu inanılmazdı. 

-MYK Medya'daydım geçtiğimiz Perşembe. Ne güzel bir yerdir orası ya. Çalışma açısından aşırı ideal. UEFA Programı'da gerçekten çok iyi oldu. Herkese tavsiye ederim. Televidyon'dan takip edebilirsiniz. Alkışlarla Yaşıyorum'u da almışlar ve bu da süper bir haber tabii ki.    

-Creative Suite'i yüklüyorum. Çılgın tasarımlarımı bekleyin:)

Read more...

Wired Wishlist

25 Aralık 2008 Perşembe



Wired dergisi yeni aboneler bulma çalışması kapsamında süper bir kampanya yapmış. 2008'in en güzel elektronik oyuncaklarını bir çantaya doldurmuş ve bu çantayı yeni abonelerinden birisine hediye edecek. Çantanın içinde müthiş şeyler var. Tam listesi şöyle:

Lenovo IdeaPad U110 Laptop
Nokia E71 smartphone
Ducati Corse rollerball pen
Phiaton MS 400 Headphones
Canon PowerShot G10 Digital Camera
Manfrotto ModoPocket camera stand
Leatherman Serac S2 LED flashlight
Buffalo Shinobi hard disk drive (60 GB)
Oliver Peoples Victory 58 Sunglasses
Creative Zen X-Fi media player
TomTom Go 930 GPS navigator
Moleskine Cahier notebook (set of 3)
PRS-700 E-Reader
Monster Outlets To Go 3 USB power strip
llpod Chargepod device charger
igg 0.4L traveler bottle
Iqua 603 Sun solar-powered headset
Monster ScreenClean cleaning fluid
Sprint Merlin EX720 mobile broadband card
Nintendo DS Lite gaming console
Tod's Cartella Computer Bag
Tiffany Business Card Case
Clear Card airport security pass (1 year)
Snow Peak titanium spork
Small Dog Chill Pill mobile speakers

Hepsini ayrı ayrı görmek için aşağıdaki adrese gidebilirsiniz.

Wired Wishlist

Read more...

Bedposted.com



İnternetteki hizmetlere her gün bir yenisi ekleniyor.

Bunlardan sonuncusu bedposted.com. Geçtiğimiz günlerde friendfeed'de görmüştüm linkini ve betası için başvurmuştum. bugün beta şifresini yolladılar.

Bedposted temelde şunu yapıyor. Cinsel hayatınızın seceresini tutuyor. Bir takvim üzerinden bugün şunu şunu yaptım diye işaretliyorsunuz. Bir tarafıyla oldukça komik aslında.

Türkiye'de bu tip hizmetlerin çok tutacağını düşünüyorum. Ama Türkiye versiyonunda amcaya göster diye bir seçenek olmalı elbette.

Yukarıdaki foto da Gawker'ın sitesinden.

Read more...

Habercilik ne halde

24 Aralık 2008 Çarşamba

"Ünlü komedyen Cem Yılmaz Trabzon'da gösteri yaptığı sırada başına gelen komik bir olayı anlattı
Türkiye'nin en komik adamı Cem Yılmaz'ın Trabzon'da başına gelen bir olay sizleri de güldürecek !.. Bugün Gazetesi'nden Şebnem Özuzcan'ın haberine göre Cem Yılmaz, o olayı şöyle anlatıyor:

Trabzon'da gösteri yapıyorum. Komik bir şey söyleyince herkes birden kahkahayı patlatıyor. Ancak, salondaki seyircilerden birisi hiç tepki vermiyor. Dikkatlice bakınca kulaklığını fark ettim, yanına gittim. "Ne yapıyorsun?" diye sordum. "Sus abi" dedi, "Trabzonspor penaltı atıyor." Meğer vatandaş radyodan maç dinliyormuş."

Şimdi bu espri Cem Yılmaz'ın Bir Tat Bir Doku gösterisinde yer alıyor. Yayınlanalı yaklaşık 6-7 sene olmuş. 15 Aralık Milliyet Gazetesi'nin internet sayfasında haber olarak yer buluyor. İnanılmaz bir şey. Aklım almıyor gerçekten.

Read more...

Watts



Eurosport'ta çok sevdiğim bir program var. Adı Watts. Komik spor videolarına yer veren bu programı yakaladığınızda kaçırmayın. Bazı videoları internete de koymuşlar. Adresi ise şöyle:

Eurosport Watts

Read more...

The Dark Knight - Bir kez daha

22 Aralık 2008 Pazartesi



Joker'in tırla takip sahnesi ve tırın üzerindeki yazı bu. Alem adamsın be Joker. Filmi bu akşam bir kere daha izledim. Müthiş gerçekten.

Read more...

İdeefix paketi

Geçtiğimiz hafta başında ideefixe'den 3 kitap sipariş ettim. Bu hafta başı geldi. 1 hafta sürmesi çok problem olmadı aslında. Çok düşünmedim.

Ben düşünmezken İdeefixe bunu kendisine dert etmiş ve şu maili yollamış. Hoşuma gitti.


"Sevgili Dostumuz,

Siparişiniz şu anda hazır durumda. En kısa sürede kargoya teslim edeceğiz.


Sanal Kitap Fuarı'na gösterilen yoğun ilgi sebebiyle siparişlerin kargolanması aşamasında gecikme yaşandı. Bu gecikme ile siz dostlarımızı üzmüş olmanın sıkıntısını yaşıyoruz. Siparişinizin bir veya iki gün içinde teslim edilmesini sağlayacağız.

Affınıza sığınıyoruz.
Saygılarımızla,"

Otomatik bir mesaj olsa da hoş birşeydi.

Read more...

ABBA - Lay Your Love On Me

20 Aralık 2008 Cumartesi

İlk kayıt Mamma Mia versiyonu, Youtube gerektirir.


Bu ise Abba versiyonu.

Read more...

Mamma Mia



Eğer bir akşam oturup güzel bir film seyretmek istiyorsanız. 

Abba'yı seviyorsanız. 

Merly Streep, Pierce Brosnan, Colin Firth, Julie Waters gibi oyuncuların filmlerini izlemekten zevk alıyorsanız.

Sonunda hiç vakit kaybı olmayacağına emin olarak Mamma Mia'yı seyredebilirsiniz. Ben DVD'de seyrettim ve sinemada seyretmediğim için pişman oldum. 

Birazdan süper bir Abba şarkısı koyacağım bloğa. Ben de ilk kez bu filmde duydum.

Read more...

Orbis Football

19 Aralık 2008 Cuma



Yeni bir blog açıyorum.

Orbisnova'yı tamamen ilgimi çeken şeylere ayırıp futbolla ilgili yazılarımı bundan sonra Orbis-Football adını koyduğum sitede devam ettireceğim.

Sizleri de beklerim. 

Rooney'i her ne kadar sevmesem de bu foto güzelmiş. 


Read more...

Biraz da eğlenelim

18 Aralık 2008 Perşembe

Read more...

Türkiye'de ölmenin yolları


Bu haber de Milliyet'ten;

Edirne’de sabah saatlerinde marketten ekmek alan ve evine dönerken yolda kalp krizi geçirerek yere yığılan 74 yaşındaki Nermin Geniş’e müdahale etmek için olay yerine siren çalarak giden 112 Acil Servis’e ait ambulans polis ekipleri tarafından kural ihlali yaptığı gerekçesiyle durduruldu. Acil vakaya gittiğini söyleyen sağlık personeline inanmayan polis ekipleri sürücünün ve ambulansın evraklarını kontrol etmek isteyince, yaşlı kadın yaşamını yitirdi.

Bu haber ise Vatan'dan;
Anadolu yakasındaki bir sağlık ocağına tayini çikan doktor arkadaşlarını ziyaret etmek için Çatalca, Durusu'dan Kadıköy'e gelen sağlık personelini taşıyan ambulans ihbar üzerine durduruldu. Tepe lambası yanık olarak seyreden ambulansı durduran polisler aracın amaç dışı kullanıldığı gerekçesiyle ceza yağdırdı. 480 YTL sürücüye, 480 YTL de ambulansın bağlı olduğu kuruma ceza kesen polisler, aracı da bağladı. Durdurulduklarında DHA kamerasını gören sağlık personeli yüzünü gizlemeyi tercih etti. Şoför de resmi plakalı araçla ziyareti savunurken "doktorumuz görev verdi" dedi. 

Biraz zaman kazanmak adına ambulansları metrobüs gibi kullanan ve kullandıran bir zihniyet var bu ülkede. Buna bir türlü dur denilemiyor. Hatta bunun sektörünün oluştuğunu bile söyleyenler var. Ambulans alıp taşımacılık yapan tipler varmış. Bu insanlar yüzünden dün bir kişi öldü. Ambulansla ziyarete gidenler ve diğerleri vebaliyle yaşasınlar bundan sonra.

Read more...

Ev almak

17 Aralık 2008 Çarşamba

Buradan almak zor olur sanırsam

Aylık belirli bir gelirle çalışan birisi nasıl kiradan kurtulur ve ev alır?

Bunun cevabını arıyorum uzun süredir. 

Emlak sitelerine bakıyorum, fiyatları ve kredi koşullarını değerlendiriyorum. Yeni yapılan sitelere bakıyorum. Ama işin içinden çıkamıyorum. 

Bir projem var ve onu hayata geçirmeye çalışıyorum. Yazlık inşa edip satmak ve onu peşinat yapmak. Bu bir yöntem ama zaman alıyor. Ben bir şey alacaksam zaman benim için çok ciddi bir caydırıcı oluyor. Bir şeyi beğendiğim zaman almalıyım. O yüzden çok özel bir şey olmadığı sürece internetten alışveriş yapmıyorum. Geçen zaman ürünü değersizleştiriyor gibi geliyor (aslında öyle değil biliyorum).

Ev konusunda da benzer bir tavır sergileyeceğime eminim. Bu nedenle önce bir para hazırlamam ve sonra piyasaya çıkıp evi bir an önce almam lazım olacak.

Ama bu nasıl olacak?

Hayatta bir hedefim 30 yaşımdan önce İstanbul'dan ev almaktı. Ama bu zor görünüyor. Yaş 27 ve 3 sene içerisinde ev alıp borcunu ödemek için mucizelere(Sayısal Loto vb.) bel bağlıyoruz. Ben gidip bir bilet alayım en iyisi. 

Read more...

Oflu Yattara

16 Aralık 2008 Salı


Trabzonsporlular Federasyon yöneticisi Levent Kızıl'a tepki göstermişler. Konun özünü bilmiyorum ve yazılanlara bakarak tepkinin haklı olduğunu düşünüyorum. 


Medyaspor'da yer alan derlemede Trabzonlular'ın tepkileri toparlanmış.

Ben tepkilerden çok nicklere baktım. Sonuçta tepkiler en hafifinden allah belanı versinle başlayıp topuğuna dikkat et'e kadar devam ediyor. 

Nicklerin bazıları şöyle: Oflu Yattara, Kral Altmışbir, Etantiotuzdört, Özkaradeniz Telekom(En Hakiki Koç misali), Kaptan-ı Derya.

Beni çok güldüren Oflu Yattara oldu. Gine'de doğdi Ofli oldi..


Resim ve haber kaynağı: medyaspor.com



Read more...

Kuduruk imanı yogada buldu

Ana kucağında huzuru buldum

Ommmmmmmmmm

Lavaboda uyku keyfi

Read more...

Birkaç şey ver. 1.02

Tatil bitti. Bir hızla çalışmalara giriştik. Streslerdeyim. Finale 5 ay kaldı.


Kuduruk'u iki gün evde yalnız bıraktığımızda evi savaş alanına çevirmiş. Huyu değişmiş. Kapı açma yeteneklerini mükemmelleştirmiş. Yavaş yavaş kendine geliyor. Dün akşamın Kuduruk açısından önemi kurmalı fareyle tanışmasıydı. Farenin çıkardığı ses ve delice hareketlerinden çok korktu.

Kedime yakında yeni bir video çekmeyi düşünüyorum. "Kuduruk Deli Kaleci" adında. 

9 günlük tatil gerçekten çok uzun. İşe adapte olmak çok zor oluyor. 

Virgin radyo favorilerimden. Ama online olarak nereden dinleyeceğimi bulamadım.

Friendfeed bağımlısı olmaya başlıyorum. Gerçekten inanılmaz bir şey. Bir anda inanılmaz bir networkün içerisinde buldum kendimi. 

Uzun bir aradan sonra Amazon.com'dan alışveriş yaptım. S.Ç. 26 Aralık'ta getirecek. Aldığım ürünler şöyle:

Brilliant Orange The Neurotic Genius of Dutch... $10.17  
Business Stripped Bare: Ad...   $17.79 (Richard Branson)
Inside Steve's Brain    $5.99  

Yılbaşında ne yapsam sorusu bünyeyi sarmış durumda. Son iki senedir 12'den önce uyuyorum. Bu sene farklı birşey yapsam çok şahane olacak. Ama ne?

Football Manager 2009'a sıfırdan başlamaya korkuyorum.

Her sabah uyandığımda çok şükür bugün Yemekteyiz programına katılmıyorum diyorum kendi kendime. Katılsam katil olurum herhalde. 

Hafta sonu maç var ve Mustafa Denizli çok konuşuyor. Galatasaray ciddiye alırsa Beşiktaş'ta son maçı olmasından korkuyorum. Neden korkuyorsam? 

Richard Branson hayranlığım depreşti. Kitaplarının siparişini verdim. Gelmesini ve hemen okumayı dört gözle bekliyorum.


Read more...

Facebook'tan çıkma vakti mi?

14 Aralık 2008 Pazar



Ya bu nedir gerçekten... Adamın Ergenokon'un başı olduğu iddia edilen Veli Küçük'e olan benzerliğine dikkat çekerim. 

Facebook bana bir komplo kuruyor ama anlamadım.


Read more...

Muhteşem yöneticilik başarıları




Bu ülkede kendilerine sadece başkanım dedirtmek için para döken insanlar var. Öyle bir eziklik ki bu ne yapsalar geçmiyor. Ticarette başarılılar, bazılarının karanlık ilişkileri var, bazıları sosyal ihtiyaçlarını çevrelerindeki yalakalardan gideriyorlar. Ortak özellikleri bir kulübün başkanı olmak. Bunun başlangıç noktası amatör kulüpler.

Orada başlıyor başkan yalakalığı, futbol diktatörlüğü. Futbolu çok iyi bilen, sokak arasında oynamış, sonradan görme ezik şahsiyet parasıyla bir kulübü adam etmeye girişiyor. Belki sıfırdan takım kuruyor. Hiçbir geçmiş, hiçbir gelenek ve taraftarı olmayan bir takımdan kulüp yaratmaya ve yükselmeyi hayal ediyor. 

Amatör ligde 100 milyar harcarken sezon boyunca ve zorlanırken 3. lige çıkmaya kasıyor. Halbuki bilmiyor ki çıktığı zaman başına gelecekleri. Bütçenin trilyonu vuracağını. Bir başarı gösterildi çıktı diyelim, 3. ligde paramparça olup amatör lige dönüyor ve sıfırı tükettiği için o takım hiç adam olmuyor. Sorumsuzca, gayet laubali bir tavırla kendisini bu işten sıyırıyor ve başka bir kapı arıyor kendisine.  

Bunların benzer türleri Süper Lig'de de mevcut. O kadar başarısız yöneticiler var ki. Futboldan bihaber, futbolun ne hale geldiğinin farkına varamamış, har vurup harman savuran bir insan güruhu. Futbolun artık profesyonellere bırakılmasının şart olduğunu görmedikleri sürece başarısız olmaya devam edecekler. 

Tüm bunları yazmama neden olan tek birşey var. O da Erdoğan Arıca'yı başa getiren Hacettepe yönetimi. Bir adam düşünün birkaç sezon önce maç bağladığı mahkeme kayıtlarına geçmiş, hiçbir başarısı olmayan, güzel bir hareket yaptı diye bir futbolcuya ana avrat düz giden birisi. Hacettepe'nin puanı 9 ve sondan ikinci sıradalar. Küme düşmenin en büyük adaylarından birisi onlar. Diğerleri de kimler mi? Cemal Aydın'ın Ankaragücü, kendi içinde çekişmekten iş göremeyen ve Mardan'ın parasına kalmış Antalyaspor, İlhan Cavcav'ın Gençlerbirliği ve toplamanın hası, Yılmaz Vural'a kadar düşmüş Kocaelispor. Bir de geçen sezon hariç her sezonun küme düşme yıldızlarından Denizlispor. 

Bu takımların başındaki teknik adamlar(ki bazılarından artık bögggh geldi) bir başka yazı konusu. Ama bu başarısızlığın sorumlusu onlar değil, onlara bu yükü bindirmeye çalışan beceriksizler ordusu. Yöneticiler. 


Read more...

Canlı maç anlatımı

Canlı maç anlatımı sporla ilgili pek çok internet sitesinin yaptığı özenildiği zaman zor olan ama ortalama herkesin yapabileceği bir olay. 


Yayınlar şifreli kanaldan yapıldığı için ciddi anlamda bir ziyaretçi toplayan bir servis aynı zamanda.

Bunu yaparken izlenen birkaç yol var:

Resmi internet siteleri olan uefa.com/fifa.org/tff.org gibi siteler yaptıkları maç anlatımlarında olabildiğince objektif olmaya özen gösteriyorlar. Kurum olmanın getirdiği bir ağırlık var ve yapılacak bir hata veya laubalilik çok ciddi bir muhalefete neden olabilir. uefa.com muhabir sitemiyle yoruma da oldukça yer vermeye başladı son bir senede. Bence en başarılı canlı anlatımı da onlar yapıyorlar. Tabi eldeki imkanlarla bu beklenir birşey. TFF 2 kişiyle maç anlatımı yaparken UEFA'nın elinde 50 kişilik departman bulunuyor.

Bağımsız sitelerden bazıları (Ajansspor, sporx vb.) büyük takımların daha küçük takımlarla maçlarını aktarırken anlatıcının tavrına göre büyük takıma kayarken derbi maçlarda kimsenin tepkisini çekmemek için çok daha objektif bir anlatımı tercih ediyorlar.

Bir de Guardian ekolü var. Muhabirlerine canlı anlatım yaptıran Guardian'ın Football Unlimited sayfaları adeta bir derya. Maç anlatımını esprilerle süslüyor(Eurovision  ve okur yorumları ve sorularıyla tamamen interaktif bir hale büründürüyorlar. Her okurun yorumlarını görmüyoruz çünkü mail atılıyor. uefa.com'da ise Euro 2008'de başlayan bir sistemle okur yorumlarına anlatım sayfasında yer verse de yorumlar Bastır Türkiye, Yürü Rusya, Haydi Real Madrid'in ötesine geçmiyor. Bir de anti Fenerliler var elbette. Her takım taraftarı kendi takımını destekleyip kimseye bok atmazken, Fener'in maçlarında Fener düşmanları çıkıyor bir anda ortaya ve Fener'e sallıyorlar sürekli. (Bu arada ben Fenerli değilim)

Tüm bunları şu nedenle yazdım. Guardian gibi maç anlatımına mı girişsem acaba? Zaman ayırabilir miyim?
  


  

Read more...

Bu mindmapping de ne oluyor?

12 Aralık 2008 Cuma



Mindjet Mindmanager diye bir program kullanıyorum. Eğer çok katmanlı bir işte çalışıyorsanız ve yaptığınız işlerin ciddi bir şekilde planlanması gerekiyorsa Mindmanager tam sizlik bir programdır. 

Biraz pahalı bir program olmasına rağmen, ben daha önceki işim nedeniyle bana gelen orijinal sürümü kullanmaktayım, aldığı paranın her kuruşunu hak eder.

İnternette de benzer versiyonları bulunuyor. Hatta online beyin fırtınası yapabilir ve arkadaşlarınızla müthiş fikirleri dakikalar içerisinde geliştirebilirsiniz. Mindomo ve Mindmeister gibi flash programlar Mindjet kadar efektif olmasa da iş görüyor. 

Bu tip programlarla vatan kurtaran kahve sohbetlerini iş planlarına çevirebilir, hatta bir site kurup üyelerle Türkiye'nin tüm sorunlarına çözüm önerileri bulabilir. Bu önerileri sunum haline çevirip yetkili mercilere aktarabilirsiniz. 

Çok tavsiye ediyorum. Mindmapping yazısının sebebi de bu programa olan hayranlığımdır. Anlamışsınızdır zaten. 


Read more...

Mindmapping

11 Aralık 2008 Perşembe


A mind map is a diagram used to represent words, ideas, tasks, or other items linked to and arranged radially around a central key word or idea. Mind maps are used to generate, visualize, structure, and classify ideas, and as an aid in study, organization, problem solving, decision making, and writing.
The elements of a given mind map are arranged intuitively according to the importance of the concepts, and are classified into groupings, branches, or areas, with the goal of representing semantic or other connections between portions of information. Mind maps may also aid recall of existing memories.
By presenting ideas in a radial, graphical, non-linear manner, mind maps encourage a brainstorming approach to planning and organizational tasks. Though the branches of a mindmap represent hierarchical tree structures, their radial arrangement disrupts the prioritizing of concepts typically associated with hierarchies presented with more linear visual cues. This orientation towards brainstorming encourages users to enumerate and connect concepts without a tendency to begin within a particular conceptual framework.
The mind map can be contrasted with the similar idea of concept mapping. The former is based on radial hierarchies and tree structures denoting relationships with a central governing concept, whereas concept maps are based on connections between concepts in more diverse patterns.
From Wikipedia.

Read more...

Bir bayram seyahati

10 Aralık 2008 Çarşamba

Trafikten korkan bendeniz bir otobüsün üçüncü sırasında gece boyu yolu izleyerek gittim. Kütahyalılar'ın çılgın muavinleri molaya girerken yolcuları şöyle uyarıyorlardı: "Sayın yolcular, 40 dakikalık mola sonrası yerlerinizde olun ha." Yolculuk yaklaşık 6 saat sürüyor. Aslında 5 saatte de girilebilir mola yapılmasa. Gidiş ve dönüşte şoförlerimiz gayet iyiydi. 

Sındırgı'ya 10 km'e kala bir trafik kazası oldu. Yaklaşık 3 dakika önümüzde. Bir Serçe, Ford Transit marka yolcu minibüsüyle çarpışmış. Bu kaza 3 şeritli bomboş bir yolda oluyor. Sis var. İnanılmaz bir şey gerçekten. Kesin ölmüştür diyordum serçede birileri ve maalesef öyle olduğunu daha sonra duydum. Saat 7'ye geldiğinde TRT Radyo Barış Manço'dan Bugün Bayram'ı çalmaya başladığında kaza mahalinden ayrıldık. Ama çok feci etkilendim.
İlk sabah anneannemlerde mükellef bir kahvaltı ve sonra kurban kesim faslına geçtik. Kuzenim koyunlarını arabadan indirmeye ve zaptetmesine yardım edip iyice yorulduktan sonra uyumaya gittim. Hayatımdaki en müthiş uykulardan birisiydi. Akşam sofrada etin yanı sıra deniz levreği de vardı ve ben ne kadar dalga geçsem de (Hehe kuzen bu bayram levrek mi kestin) etten çok daha lezzetliydi. 
İkinci gün bir ziyaret, hanımla Sındırgı gezintisi ve ardından mangal keyfi. Akşam 11 otobüsüyle geri döndük. Biz mutlu, aileler mutlu, yakınlar mutlu çok şahane bir bayram oldu vesselam. 
Herkese bir kez daha iyi bayramlar dilerim.

Read more...

Çarşamba'ya kadar ara

7 Aralık 2008 Pazar

Bayram seferi nedeniyle Çarşamba'ya kadar ara veriyorum.

Danalar gibi et yemeyi planlıyorum. Gerçi yol gözümde büyüyor. Sevmiyorum seyahati.

Neyse görüşürüz Çarşamba günü.

Herkese iyi bayramlar ve iyi tatiller.

Read more...

Wishlist #1

6 Aralık 2008 Cumartesi

Read more...

Arog hakkında



Gora'yı ilk izlediğim zaman çok gülmüş ve bir kez daha seyretmem gerektiğini düşünmüştüm. Aklımda her Cem Yılmaz şovunda olduğu gibi pek birşey kalmamıştı. Arog'da da benzer düşüncelere sahibim. Çok güldüğüm anlar oldu. Beni sıkan anlar da vardı. Ama kesin bir görüş bildirmem için bir kez daha izlemem gerekiyor. 
Yine de birkaç şey söyleyeyim filmle ilgili:
Rekor kıramayabilir bu film çünkü en yoğun olmasını beklediğim Cuma akşamı saat 19.00 seansında büyük boşluklar göze çarpıyordu. 
Gerçekten muhteşem çekilmiş. Spielberg halt etmiş. 
Cem Yılmaz Arif karakteriyle çok müthiş bir iş çıkarsa da yan roller filmin eğlencesini arttırmaktan çok uzak. Arif'e güldüm en çok. 
Cem Yılmaz lütfen TV parodileri yapsın. Özellikle Flash TV'deki programların parodilerini yaptığı bir film çıkartırsa işte o film rekor kırabilir. 
Nil güzel bir kız ve ben müziğini de seven birisiyim ama oyunculuktan uzak dursa hiç fena olmaz.
Özkan Uğur ilk filmden çok uzak. 
Yukarıdaki sahne filmde yok. Cem Yılmaz'dan bir fake hepimize. Ama iyi birşey ben bu sahneyi görmüştüm demiyorsunuz.  
Bu arada iki sokak öteden O Şimdi Asker şarkısı çalınıyor kulağıma. Asker göndermeleri bir kez daha başlıyor sanırsam.

Read more...

Bayram planları

5 Aralık 2008 Cuma


Arife günü eşimin ailesiyleyiz. 

Gecesi Sındırgı'ya hareket. Bu arada Sındırgı Balıkesir'e bağlı bir ilçe. Yemyeşil çok güzel bir yer. İstanbul'dan sadece bir şirket oraya gidiyor. Bilet bulana kadar çatladık. 

Bayram sabahı Sındırgı'dayız. Anneannem etler olana kadar bizi sucuk ve pirzolayla besler. 

Bir gece Sındırgı'da kalacağız ve ikinci gün gecesi İstanbul'a hareket.

Eve dönüş ve Kuduruk'la karşılaşma. 2 gün yalnız ne yapacak merakla bekliyorum. Korkuyorum. Bırakacağımız bir yer de yok maalesef. 

TamSaha'ya yazılması gereken yazılar var. Ünlü mimar Kerem Toprak'tan özel bir dizayn da bekliyoruz elbette. Bir ayakkabılık ve bir çalışma masası.  

Herkese iyi bayramlar ve iyi tatiller. 
  

Read more...

Ehliyet mevzusu




Benim ehliyetim yok.

İnsanlar inanmakta güçlük çekiyorlar ama yok.

Ehliyet almak ben 18 yaşındayken çok popüler birşeydi arkadaşlar arasında. Ama ben almayı hiç düşünmemiştim o zaman. Öncelikle kullanabileceğim bir araba yoktu. Babamda bir anadol ve renault 12 vardı. Ehliyetiniz olsa bile ikisini de kullanabileceğiniz kesin değildir.

O dönem bir de maddi sorunlar vardı. Bir kursa girip ödeyecek para da yoktu. Yani lükstü benim için ehliyet. 

Bir de kişisel korkularım söz konusuydu. Çok yakın bir arkadaşımın babasını ben orta birdeyken trafik kazasında kaybettik. Arkadaşım için büyük bir yıkım olan bu kaza ben de trafik korkusunu tetikledi. Sırf bu nedenle uzun yola gideceğim zaman hep tedirgin olurum. Uçakla gidebiliyorsam pahalı da olsa uçağı seçerim. Yolculuk zevki diye bir şey söz konusu değildir benim için. Olsa olsa ızdıraptır adı. 

Şu sıralar ehliyet almamı gerektiren çeşitli durumlar yaklaşıyor. İstanbul'un dışında bir ev alsam ve kira belasından kurtulsam ne iyi olur diye düşünüyorum. Böyle bir ev alırsam araba bir zorunluluk olacak. Ayrıca ev almasam bile araba yine zorunluluk olacak bir süre sonra. İster istemez.

Şimdi kurs bakıyorum. Ayrıca 100 saat filan araba sürmek ve iyice öğrenmek istiyorum. Kendimden emin olamadan bu İstanbul trafiğine çıkarsam ya kurban olurum ya da katil. Bu arada söylemediğim bir şey daha var. Ben hiç araba delisi olmadım. Araba kaçırmaya kalkmadım. Ama bu güzel arabaları takdir etmemi engellemiyor.


 

Read more...

Birkaç not



Bu akşam AROG'a gidiyorum. Hatta gidiyoruz. Saat 7'de Kanyon'da(Salladığım ama gitmekten vazgeçemediğim sinema - Kendime not: Mustafa filminde hiç reklam yayınlamamışlardı) işyerinden arkadaşlar ve aile fertleriyle beraber olacağım. Hiç heyecanlı değilim ve beklentim yok. 

Kediyi balkona salınca pencerenin önündeki mermere çıkarak sokağı izliyor. Sıkılınca yanındaki mandal kutusundan bir mandal alıyor ağzıyla, onu yere atıyor ve oyun yapıyor. Biz de oturup izliyoruz eşimle. Bugün karşı camda, ki arada 50 metre rahat var,  bir kadın sarkmış birşeyler silkerken çocuğu camla ilişkiye giriyordu. İki olayın benzerliği bir yana bir 5 aylık kedinin 5 yaşındaki veletten çok daha sofistike olması ilgimi cezbetti.

Sabah keyfi yapmak güzel şey evde. Oturup gazete oku, güzel bir kahvaltı et, TV izle. Çok hoş. Ama hep yapmak istemiyorum. Daha doğrusu her sabah birşey yemek istemiyorum. 


Selin Karacehennem adını bir yere not edin. Türkiye'de hedonist bir devrim olursa lideri bu kadın olacaktır. Öğleden sonraları yaptığı programın tekrarı ertesi sabah yayınlanıyor TürkMax'te. Evlilik sorunlarını konuşuyorlar. Millette ne sorunlar var ama gerçekten ya. Evde sıkılan kaynana geline sarıyor ve sürekli bir didişme hali. Bu şehirlerarası bile oluyormuş. 

Bir hikaye garibime gitti. Apartman oldukça dost canlısı. Herkes birbirini ziyarete gidiyor. Çok güzel çok hoş. Ama apartmandaki kadınlardan birisi bu kadının kocasına sarkıyormuş. Çocuklarına çikolata filan alıyormuş. Sarkan kadının kocası da eve geç geliyormuş. Kocasını bu gözleri şeytan gibi kadına kaptırmamak için ne yapmalı. Öneri "Taşının kızım siz. Bu kadından ben de korktum. Bu şirretle başedilmez."

Bir diğeri de karısı yanında yatarken masturbasyon yapan adamın öyküsü. Karısı neden yapıyorsun demiş. Adam da alışkanlık oldu sigara gibi bırakamıyorum cevabını vermiş. Selin Karacehennem "senin kocan ya hasta ya usta" dedi olayla ilgili ben de anlamadım. Yakın takibe devam edeceğim.

Adını vermek istemeyen seyirci konseptinin hastasıyım. Adımı vermek istemiyorum. Allahın adını versem. 

Güzel bir yarım ekmek sandviçi çok yemeğe değişirim. Sucukları tost makinesinde pişir, kaşarları üzerinde erit. Domatesleri kes tuz, pul biber ve zeytinyağıyla karıştır. Salatalık turşusunu ince ince doğra. Önce domatesleri yerleştir. Üstüne kaşarlı sucukları ve son olarak da turşuları koy. Kapat afiyetle ye. Yanında şişede aroma meyve suyu, tercihen şeftali. 
 

Read more...

Logo tanıtımının ardından

3 Aralık 2008 Çarşamba





Güzel bir organizasyon oldu bence. Bir kere sahne çok temizdi. Logoya ciddi vurgu yapıldı. Ece Vahapoğlu gayet başarılıydı. 

Çok fazla medya mensubu vardı. 6 naklen yayın aracını sığdırana kadar canımız çıktı.

Süreyya Operası muhteşem bir yer. Tüm Türkiye tanımış oldu. 

Roberto Carlos çok sempatik bir adam. UEFA ve organizasyon komitesi geldiği için kendisine müteşekkir. 

UEFA'dan bir yetkili bana gördüğü en iyi event launch olduğunu söyledi. Roma'daki basın toplantısı şeklinde yapılmış ve göstermişler bitmiş. Buradaki kalabalık ve üst düzey organizasyon kabiliyetini çok beğendiler. Çok umurumda değildi beğenmeleri ama hoşuma gitti. 

Akşam Sami Çölgeçen'le NTVSpor yayınına katıldım. Orası da çok iyi geçti. İstediğimiz mesajları verdik. 

Bu işte payı olan tüm arkadaşlara teşekkür etmek isterim. Gerçekten bu final için müthiş bir çalışma yapılıyor. 


Read more...

UEFA Cup Inspiration

UEFA Kupası Final logosunun ilham kaynağı olan motifleri yukarıda görebilirsiniz. Ben çok beğendim tasarımı. Bilet fiyatları da Fenerbahçe'nin normal lig maçı ayarında. 


 


Read more...

UEFA Kupası Final Logo Tasarımı

2 Aralık 2008 Salı


Logo budur. Hayırlı ve uğurlu olsun.

Read more...

Çeliktepe'den son model bot

1 Aralık 2008 Pazartesi


Kızlara dönük bir ürün ürettiğin belli.


Allı pullu, pembeli morlu bir bot.

Ama arkadaşım Buffon adını neden yazarsın botun üzerine. Hangi akla hizmettir.

Buffon hayranı, 10-12 yaş arası kızlarımız var da biz mi bilmiyoruz. 

Çok beğendiyseniz Çeliktepe Bulut Pasajı içindeki ayakkabıcıdan alabilirsiniz. 

Read more...

Be A Pro

30 Kasım 2008 Pazar




FIFA 2009'un en güzel tarafı bence Be A Pro modu. Tek başıma PS3'ün başına geçtiğimde sürekli bu modda oynuyorum. Bir arkadaşım gelince tartışmasız PES 09'a geçiyoruz. 

FIFA 2008'de de var olan bu mod yeni oyunda çok daha işlevsel kılınmış. Orada olmayan oyuncu geliştirme gibi özellikler eklenmiş ve bağımsız gelişim modu oyundan kopmamanızı sağlayan en önemli özellik. 
Maç içerisindeki kameralar mükemmelleştirilmiş. Eksiksiz bir şekilde oyuncunuzu yönetebiliyorsunuz ve topun ekrandan çıktığı anlar çok çok az. 

Transfer sisteminde ufak tefek aksaklıklar var. Oradaki yapay zekanın geliştirilmesi şart. 

Size verilen hedefler birbirini çok tekrarlıyor. Hattrick yap, 9.0 rating al, gol yeme. Bunu Westham'da oynarken Chelsea maçında verince kalıyorsun tabi. 

Yıllık hedefler de aynı doğrultuda geliştirilebilir.

Özel hayat modülü eklense bu oyunun içerisine çok güzel olur. New Star Soccer'ı satın alsa EA, ki çok da para etmez. Orada bu işi gayet iyi yapıyorlar.  

Sonuç olarak FIFA sadece Be A Pro moduyla bile alınacak ve 2010'a kadar oynanacak bir oyun... 3 seneye kadar Be A Pro'nun bağımsız bir oyun olacağına inanıyorum. 

Read more...

Haftasonu gördüklerim/duyduklarım/yaşadıklarım ver 1.01

- Haftasonu derbi sırasında uyuyan bir kişi daha var mı acaba? İlk yarının sonunda uyuyakalmışım kanepede. 75'te uyandım. Güzel maç gibi geldi bana. Beraberlik özlemim gerçekleşmedi.


- Arkadaşım Emrah maça karaborsada 200 ytl vererek giden bir Beşiktaş taraftarıydı. Acaba beraberlik golü 200 ytlye değmiş midir?

- Evde ilk kez yaşıtlarımız olan karı-koca misafir ağırladık. 

- Cumartesi Beşiktaş'taydık. Çıtır'da birer bira, süper muhabbet. DVD ve oyun alışverişi. House ve Dexter'ın yeni sezonları. Benim anti rocker ve anti metalci eşimin sevdiği kıyafetleri bu türde bir dükkanda bulması nasıl bir çelişkidir. Fotolar yakında. 

- Pazar günü Kanyon. Mağazalar yakında kepenk kapatacaklarmış. Talepleri kiraların yarıya inmesi. Arog'a bilet aldık. Kitap ve dergi alışverişi. Maya Dergi Grubu(Trendsetter) girişimcilik dergisi Inc'i çıkarmış. İlk fırsatta görüşlerimi paylaşırım. 

- Wired ve Fast Company gözüme kestirdiğim dergiler ama pahalılar ya. 

- FIFA 09 Be A Pro modu dünyanın en müthiş şeylerinden birisi. Keşke ayrı bir oyun yapsalar. 

- Kuduruk kudurmaya devam ediyor. Bilgisayarım hala tamirde. N95 erkenden benzin bitiriyor uyarıları veren son model arabalar gibi. Strese sokuyor.

- Salı günü bilet tanıtım töreni var. 11.30 Süreyya Operası. Fenerbahçe TV, TGRT Haber, NTVSpor ve Lig Tv'de canlı yayında. Salı'dan sonra rahat gibiyiz. 



  

  

Read more...

Guidelines for Online Success

Remzi Kitabevi - 75 YTL...


İlginç bir kitap... Okumaya başladım.

Read more...

Macera dolu Amerika...

28 Kasım 2008 Cuma

Read more...

Dün akşam gördüğüm/duyduğum/yaşadığım birkaç şey ver. 1.0

27 Kasım 2008 Perşembe



-E5 yolunda Altunizade'ye yaklaşırken son sürat trafikte ve sağanak yağmur altında emniyet şeridinde ters giden bir motorsiklet. 

-Radyospor'da program yapan Bilgin Gökberk'in ben bir seferde 60 tshirt diktiriyorum demesi. Solan tshirlerden de hoşlanıyormuş. 

-Bilgin Gökberk'e yolladığım mesajın iletilememesi. Yine de benden 4 kontör gitmesi. 

-Lig Radyo'da ekonomi teorisi üzerinden Fenerbahçe'nin performansı analiz etmeye çalışan çok bilmiş arkadaş. Çok itici bir sesi vardı. Yumuşak gibi görünüp alttan alta saydıran tarzda diyelim.

-Yıldız'dan bindiğim dolmuşla 10 dakikada 4. Levent'e gelebilmem. Bu sırada 20 milyon para üstünü alamayan kadının şoföre çemkirmesi.

-Şans Topu'nda +1'in önemini bir kez daha kavrayışım. 

-Kediye yaş mama almayı unutmamın dayanılmaz acısı. (Sabah da yaşadım)

- Avrupa Yakası'nın bayık esprileri. Abartılı oyunculuklar apartma espriler. ComedyMax kolajı olabiliyor kimi zaman bu dizi.

-Cem Yılmaz NTVSpor'da arasıra komik. En komik an Burcu Esmersoy'a sataşması. 

-Cem Yılmaz tarafından reddedilişim. (İyi olmuş aslında daha sonra farkettim) (O manada bir reddediliş değil. 2 Aralık'taki tören davetini reddetti)

26.11.2008 akşamına ait log... 

END


Read more...

Vakit yaratılıp öğrenilesi şeyler

26 Kasım 2008 Çarşamba

-Almanca veya İtalyanca


-Web Tasarım

-Photoshop

-Vergi, sigorta, muhasebe, gümrük vb. sıkıcı devlet işleri.

-UEFA Talimatları


Read more...

Boxing Kuduruk

Read more...

Sakin - Denek Hayatım

25 Kasım 2008 Salı

Read more...

Süreyya Operası

24 Kasım 2008 Pazartesi

 


2 Aralık'ta Finale İlk Adım toplantısına evsahipliği yapacak şahane bina.
Posted by Picasa

Read more...

Kuduruk Digitürk balıklarına karşı

 
Posted by Picasa

Read more...

Kuduruk ve veteriner macerası

Cumartesi sabahı kuduruk'u ikinci kez veterinere götürdüm.

Daha önceden tanıdığım Boyacıköy'deki Leon Veteriner'de lösemi aşısını yaptırdık. Aynı zamanda tırnaklarını kestirdim.

Giderken yolda çok miyavladı. Arabadan hiç hoşlanmıyor. İnip veterinere girdiğimizde etrafında iki tane köpek olmasına rağmen çok uslu durdu.

Bu arada köpeklerden de bahsetmek gerek. Bir tanesi dev bir Huskie-kurt kırmasıydı. Adı Ice. Devasa bir hayvan olsa da inanılmaz usluydu. Sahibi yıkanması için bırakmış.

Diğerinin adı ise Ali Cengiz'di. Küçük bir bulldog. Yemek yediği odanın kapısı üzerine kapanmış. Çıkmaya çalışırken yüksek bir yerde duran vitamin kutusunu devirmiş ve o vitaminleri yemiş. İlaç tedavisi uygulamışlar.

Kuduruk'a dönersek. Evde canavar olan hayvan veterineri görünce bir mülayim oluyor anlatılmaz yaşanır. Tırnakları kesilirken patisini uzattı. Ben kesmeye kalksam parçalardı herhalde. Veterinere inanmaz gözlerle bakarken, Cuma Bey "çocuk gibi" dedi "evde canavar ama anaokulunda uslu olan bir çocuk" çıkarsamasını yaptı. Ben de katıldım.

Read more...

Yeni tema gereksinimi

Blogger'a nasıl tema yapılacağını öğrenmem lazım. Etrafta süper temalar dolaşıyor ama benim özel bir tasarıma ihtiyacım var. Belki bilenler vardır tarif etmeye çalışayım.

Normalde bir blog sitesinde bir ana sütun ve yanında ek bir sütun daha yer alıyor. Bu ana sütuna yazıları yazarken yandakinde ise çeşitli araçları kullanarak çeşitli olaylar yapabiliyorsunuz.

Benim istediğim ise küçük kutular halinde hazırlanmış bir ana sütun. Her kutu bir blog yazısı büyüklüğünde olacak.

Bunu nasıl bulurum acaba veya yapabilirim.

Read more...

Bayhan Reloaded

23 Kasım 2008 Pazar

Bayhan'ın yeni albümü çıkıyormuş. Hayırlı olsun.

Bir ara polisle çatışmaya girmişti. İlginç cidden. Memlekette çekini ödeyemeyen hapse giriyor, polisle çatışan albüm yapabiliyor.

Read more...

Tübitak Research and Development Center - Istanbul



Read more...

Kuduruk ver. 2.00

21 Kasım 2008 Cuma



Kuduruk isyanlarda. Ateşkes sona erdi. Mücadeleye devam.

Read more...

Kuduruk



Kuduruk annesine bağlılığını elini öperek gösterirken

Read more...

İndeksleme programı

Word gibi programlar gerçekten çok başarılı bence. Yazmayı oldukça keyifli kılıyorlar. Her kullanışımda yeni bir özelliğini de keşfediyorum. Bu bahsedeceğim şeyler belki vardır içinde ama ben bulamadım.

Keşke şöyle bir program olsa;

Hazırladığımız her şeyi alıp daha önceden belirlediğimiz başlıklar altında tasnif etse.

Yazı yazmaya başladığımızda bize bu başlıklardan hangisi altında yazmak istediğimizi sorsa ve bizi ekstra kayıt zorluğundan kurtarsa.

Güçlü bir arama motoruyla donansa ve rahatça aradığımız şeyleri bulabilsek. (Google Desktop gibi)

Her kaydımızı farklı bir başlık altında yapsa ve bitirdiğimizde tüm eski versiyonları silse.

Fasikül mantığıyla çalışsa ve istediğimiz zaman tüm içeriği ansiklopedi gibi önümüze serse.

Ne hoş olurdu dünya değil mi?

Bu yazıda tembelliklerimle de yüzyüze geldim. Kendimi takdir ettim.

Read more...

Back Up

19 Kasım 2008 Çarşamba

Çok methedilen ve her derdinize derman olan bir şirket olarak nitelendirilen backup'ta bir senelik üyeliğim var.

Yaklaşık 3 hafta önce başladı ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.

Arayıp saçma sapan sorular sorasım geliyor ama internetten google'da aramak kolayıma geliyor.

Bir organizasyon yapmak istiyorum. Aslında istemiyorum ama maksat kullanmak olsun. O zaman da kesin kazıklayacaklar...

Bir yere gideceğim onlardan alsam biletleri diyorum. Gideceğim yer Balıkesir Sındırgı. Nasıl olacak bilmiyorum?

Cem Boyner bana bunu sattın ya... All seni bildiği gibi yapsın. İptal ettiricem bu üyeliği ya...

Read more...

Cem Özdemir ve favorileri

18 Kasım 2008 Salı

Read more...

Bant Sayı 50

15 Kasım 2008 Cumartesi



Bant'ın 50. sayısı, poster ve sticker hediyeli, çok orjinal bir tasarıma sahip. Shepard Fairey tasarımı Atatürk posteri şahane gerçekten. İçinden stickerlar da çıkıyor.

Read more...

Yorumsuz

14 Kasım 2008 Cuma

Read more...

1 sene

11 Kasım 2008 Salı

Bu bloğu açalı bir sene olmuş geçen cuma günü.

Daha şimdi farkettim. Komik oldu biraz.

Neyse aynen devam...

Read more...

İnternet kafeler para kazanır mı?

Kazanmasa bu kadar çok piyasada olmazdı diye düşünüyorum bir yandan ama kazanmasına da pek imkan vermiyorum.

Niçin:
ADSL feci yaygınlaştı ve herkes evine bilgisayar almayı tercih ediyor.
Bazıları cidden batakhane gibi.
Çocuk pornosu ve nette yaşanan taciz vakaları aileleri uyandırdı biraz biraz.
Okullara belirli mesafede olma kuralı uygulanıyor.
İddaa gençleri kafelerden aldı ve para kazanma umuduyla iddaa büfelerine soktu.

Nasıl kazanılır?
Playstation 3 ve PES formülü işe yarar gibi duruyor.
Aynı anda maç yayınlamak bir çözüm.
Nezih bir ortam sunmak da faydalı olabilir.
Knight Online vb. online oyunlar bir umut ışığı.

Read more...

Site Visit dedikleri

Final hazırlıklarında ikinci ziyaret başladı. Sabah Süreyya Operası - ne güzel bir bina- öğlen Marmara Oteli-tepesindeki ekran ne işe yarar-, öğleden sonra Esma Sultan Yalısı -çok düzgün bir renovasyon çalışması- ve son olarak Conrad Otel'deydik.

Otellerin en sevdiğim yanı açık büfe olayı. Harika yemekler çıkıyor ve ben normalde yemekten imtina edeceğim şeyleri nedense sadece otellerde deniyorum. Marmara Oteli'nin açık büfesi öğlen 45 YTL'ye yiyebildiğiniz kadar diyor. Süper tatlılar var.

Çalışmalara dönersek gayet iyi bir gün geçti. 20 Mayıs yaklaştıkça daha da hızlanacağız. Bahane yaratmayalım ama o dönem yoğunluk blogdan uzaklaşmama neden olabilir.

Biletler 2 Aralık'ta satışa çıkacak büyük ihtimalle. Kaçırmamanızı tavsiye ederim. Pişman olursunuz.

Bu arada Site Visit anlatıcam dedim laf nerelere geldi. Bir dahaki sefere...

Read more...

Alınacak kitaplar

10 Kasım 2008 Pazartesi


Read more...

Derbi üstüne birkaç kelam...

Galatasaray açısından kabus bir skor. Öne geçtiğin maçı 4-1 kaybedeceksin. Olacak iş değil.

İlk yarı Fenerbahçe'nin kaleyi bulan şutu sadece 1. Attığı gol ise 2. Verimlilikte son nokta.

Alex'in yokluğu Fener orta sahasını dirençli kılıyor. Meira ve Ayhan baskı yedikleri anlarda orta sahayla Fener ceza sahası arasına rahat top atamayınca Galatasaray'ın oyunu 30 metreye sıkışıyor.

Emre Aşık ah Emre Aşık.

Servet defansın lideri ve ofsayt çizgisini onun çizmesi gerek. Ama nasıl oluyor anlamıyorum Servet ofsaytı bozuyor ve 3. gol oluyor. De Sanctis'in Youtube'a giremediği belli Roberto Carlos frikiklerini yasak nedeniyle izleyememiş. Bırakın ne olacak ki? diyordu.

Fenerbahçe için aldatıcı skor. Ankaraspor için ciddi bir avantaj olabilir Fenerbahçe'nin rahatlığı. 6-0'ın olduğu sezon Fenerbahçe'nin ligi bitirdiği yer bu oyunu devam ettirirse bu sezon için referans olabilir.

Edu ikili dirsek ne demek öğretti herkese. Servet'in elmacık kemiği kırılmış. Servet de buna karşılık Osmanlı tokadı nedir gösterdi cümle aleme.

Sonuçta Skibbe bir kez daha zayıf not aldı. Bakalım sezon sonu karnesi ne olacak hatta o karneyi görebilecek mi acaba?

Read more...

Spiker farkı

7 Kasım 2008 Cuma

Bir tarafta sahadaki Galatasaray'dan feyz alan, rahat sakin bir anlatımla maçı anlatan Yalçın Çetin.

Diğer tarafta Fenerbahçe orta sahayı geçtiği an heyecandan kontrolünü kaybeden, 40 metrelik şutlardan medet uman Sabri Ugan, Ertem Şener vb. tayfası.

İlker Yasin yetiştiği TRT ekolünü biraz hatırlasa ve ona uygun maç anlatmaları talimatını verse hiç fena olmayacak sanki. İnsanlar artık isyan noktasına geldiler çünkü.

Yalçın Çetin hakkında bilgi de vereyim biraz. Kendisi biraz uzun olup başta ürkütücü görünse de çok sıcakkanlı ve eğlenceli bir insandır. Hayatında unutamadığı maçların başında Türkiye-Senegal karşılaşması gelir. İlhannnnn diye bağırışını unutanımız yoktur herhalde. Dün yine müthiş bir maç anlattı. Hiç rahatsız etmedi, golleri bile abartmadı. Galatasaray'ın sahadaki sakinliği ona da yansımıştı.

Read more...

Yahudi Efendi

6 Kasım 2008 Perşembe




Muhteşem bir kitap... Çok sürükleyici, çok iyi yazılmış.

Konu gerçekten ilginç.

Vahdettin'in gayrimeşru Yahudi oğlunun hayat hikayesi.

Vamık Volkan'dan tescilli.

Fiyatı 9.90 YTL. Boyutu cep kitabı boyutu. Şiddetle tavsiye ediyorum.

Read more...

Hasan Cemal - 4 Kasım 2008

4 Kasım 2008 Salı

Sayın Başbakan;
Hafta sonunu Güneydoğu’da seçim kampanyasıyla geçirdiniz. Van‘da, Hakkâri‘de, Yüksekova‘da yaptığınız konuşmaları televizyon ekranlarından izledim.
Yeni bir şey söylemediniz.
2005 yılı Diyarbakır konuşmanızın da çok gerisindeydiniz.
Daha çok eskiler gibi konuştunuz.
Hafta sonunu geçirdiğiniz o coğrafyayı biliyorum. Eski liderlerle, bir Demirel’le, bir Çiller‘le, bir Yılmaz‘la da oraları dolaşmış, onları da dinlemiştim.
Siz de eskileri çağrıştırdınız.
Demirel de önce ‘Kürt realitesi’ demiş, sonra unutmuştu.
Çiller de önce ‘Bask modeli’ demiş, sonra unutmuştu.
Yılmaz da önce ‘AB yolu-Diyarbakır yolu’ demiş, sonra unutmuştu.
Sayın Başbakan;
Galiba siz de Diyarbakır ‘05 konuşmasını unuttunuz.
Seçim, oy hesaplarıyla mı?..
Olabilir.
Konuşmalarınızda hiç kuşkusuz bazı doğrular da vardı. Bir başka deyişle, PKK ve şiddetle, küçük çocukların meydanlara sürülmesiyle ilgili doğru ve haklı eleştiriler...
Ama bence üslup ve muhteva açısından yanlışlar fazlasıyla ağır bastı. ‘Kürt meselesi’nin özünü de kaçırdınız. Belki de o özün ne olduğunu bile bile...
Sözü uzatmak istemiyorum.
Aşağıda bir alıntı var, Baskın Oran’ın 12 Ekim 08 tarihli Radikal 2’de çıkan bir yazısından.
Daha önce okumadıysanız, bir göz atmanız yararlı olabilir, Kürt meselesi nedir, ne değildir açısından...
* * *
“Son 15 günden birkaç olay...
Bir:
Aliağa Kaymakamı, Rojda Bayram isimli bir öğrencinin şiir okuyacağını öğrenince müdüre, “Başka isimde öğrenci bulamadınız mı!” diyerek ilkokul açılış programını iptal ettirdi (Taraf, 19.09.08).
İki:
DTP milletvekilleri geçerken selam durmak yerine arkasını dönen Meclis polisleri sonunda bir de TBMM İdare Amiri Sırrı Sakık’ın resminin üstünü kağıtla kapattılar (N. Durukan, Milliyet, 19.09.08).
Üç:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Cüneyd Zapsu’yu kastederek “Erdoğan’ın tüm danışmanlarının Kürt olması tesadüf mü? Türkiye düşmanlarını yanlış yerde arıyor” diye yazan Uğur İpekçi’yi suçsuz buldu (Radikal, 01.10.2008).
Dört:
TSK ve yargı mensupları TBMM’nin açılış oturumuna katılmadılar (Taraf, 02.01.08). Daha önce de Genelkurmay 30 Ağustos kutlama kokteyline DTP milletvekillerini davet etmemişti. Askerler Cumhurbaşkanı Gül’ün yemin törenine katılmamışlardı. Org. Mustafa Muğlalı adının 1943’deki toplu cinayet mahalli Özalp’te bir kışlaya verildiğini hatırlıyorsunuzdur (Milliyet, 13.05.04). Başbakan DTP’li eli sıkmıyor.
Beş:
Hakkari Yüksekova’da belediyenin ilçeye astırdığı ve “Yüksekovalıların Ramazan Bayramı Mübarek Olsun” diyen Kürtçe pankart polis tarafından indirtildi (Radikal, 02.10.08). Hani Kürtçe yasak değildi?
Altı:
Ölen PKK’lıların mevlidine katıldı diye 12 DTP’liye “PKK propagandası yapmak”tan 10’ar ay hapis cezası verildi (M. H. Benli, Radikal, 03.10.08).
Ve yedi:
Bir gazeteci, Bolu Express’te çıkan “Türk, işte karşında düşmanın!” başlıklı köşe yazısında, kimi DTP’lilerin adlarını tek tek sıraladı ve her şehit için DTP’li öldürülmesini istedi. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı bu yazıyı “fikir özgürlüğü” olarak değerlendirdi ve takipsizlik kararı verdi. Mahkeme de bu kararı isabetli buldu (Milliyet, 02.10.08).
Gazeteci Kürt olsa, bu “X” harfinden gazetesi kapatılırdı (örnek: Radikal, 22.01.08), Ama benim derdim başka: Bu zat yazısına devamla “... ayrıca, DTP’lilerin anaları da sinkaf edilmelidir” demiş olsa, acaba hakkında o zaman soruşturma açılır mıydı?
Hiç sanmam.
Yazdım ya, ANAP milletvekili Süleyman Sarıbaş, Azınlık Raporu çıkınca bendeniz ve Prof. Kaboğlu hakkında Meclis kürsüsünden, “Azınlık arayanlar, analarına, babalarının kim olduğunu bir kez daha sormalıdırlar. Ey Türk, titre ve özüne dön. Ne mutlu Türk’üm diyene” (Hürriyet, 27.10.04) diyerek bizi piç, ölmüş analarımızı orospu, ölmüş babalarımızı deyyus ilan etmişti.
Ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de 16.01.2007’de bu sözleri akladı. Bu memlekette ancak kimlerin anasına-babasına sinkaf çekilirse yargıçlarımız mahkumiyet kararı verebilirler, sizlerin tahminine bırakıyorum.
Yahu, Ortaçağ tarihinde okurduk, şaşardık “100 Yıl Savaşları” mı olurmuş diye.
Şeyh Sait’ten hesaplayın, bizimki şimdiden 83 yıl oldu.
Ha gayret!
Bir de anaların Kürtçe ağıtlarını yasaklarsak arayı bir anda kapatma hatta aşma imkanı var.” (Baskın Oran, Radikal 2, 12 Ekim 08).

Milliyet.com.tr'den alınmıştır.

Read more...

Estelle feat. Kanye West - American Boy


American Boy - Estelle Feat. Kanye West - The most amazing bloopers are here

Read more...

Kanye West



Kanye West böyle bir adam aynı zamanda:

On September 2, 2005, during a benefit concert for Hurricane Katrina relief on NBC, A Concert for Hurricane Relief, West was a featured speaker. Controversy arose when West was presenting, as he deviated from the prepared script:
“ I hate the way they portray us in the media. You see a black family, it [the media] says, 'they're looting'. You see a white family, it says, 'they're looking for food'. And, you know, it's been five days [waiting for federal help] because most of the people are black. And even for me to complain about it, I would be a hypocrite because I've tried to turn away from the TV, because it's too hard to watch. I've even been shopping before even giving a donation, so now I'm calling my business manager right now to see what's, what is the biggest amount I can give, and just to imagine if I was, if I was down there, and those are, those are my people down there. So anybody out there that wants to do anything that we can help — with the set up, the way America is set up to help, the poor, the black people, the less well-off, as slow as possible. I mean, this is, the Red Cross is doing everything they can. We already realize a lot of people that could help are at war right now, fighting another way — and they've given them permission to go down and shoot us.”
The actor Mike Myers, with whom West was paired to present, spoke next and continued to read the script. Once it was West's turn to speak again, he said "George Bush doesn't care about black people." At this point, telethon producer Rick Kaplan cut off the microphone and then cut away to Chris Tucker, who was unaware of the cut for a few seconds. Still, West's comment reached much of the United States.

Wikipedia'dan alınmıştır. Kanye West her ne kadar kibirli bir p*ç olsan da seni seviyorum. Diğer kibirli p*çler gibi sadece kendini düşünmüyorsun en azından.

Read more...

İzleyiciler

  © Blogger template Cumulus by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP