futbol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
futbol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2009 Pazartesi

Haftasonu

*Haftasonu süper bir biftek yaptım tarifini bir ara veririm. 

*Cuma akşamı ve Cumartesi öğleden sonraya kadar Beykoz'daydım. Bifteği de orada yaptım zaten. Tarifini sonra vereceğim. 

*Cumartesi akşamı eve dönüş. Kuduruk'la yüzleşme. Bütün gece oynadı bizimle. Nasıl özlediyse artık. Aynı akşam önce Galatasaray-Malatyaspor canlı anlatımı. Daha sonra Hem Varım Hem Yokum sitesi için programı yazdık. Orada bir arkadaşım yarışıyor. Gökhan Özdemir. İyi çocuktur ve süper bir futbolcudur. 

*Pazar sabahı kediyle birlikte önce saat 7'de uyandık. Sonra o geldi yanımıza yattı. saat 10'a kadar uyumuşuz. Kalkıp kahvaltı. Sonra TV izlerken yine uyku. Çok yorucu bir haftanın ardından vücut uyku arayışındaymış. 

*Akşam biraz Fener maçına baktık. Sonra Hem Varım Hem Yokum için yine programı yazdık. Acun Ilıcalı'nın bize teşekkür etmesi lazım. O kıza tahammül ettiğimiz için. 

*Bu arada Teknik Direktörler hakkında bir dev dosya hazırlıyorum. TamSaha Şubat'a yetişecek inşallah.

*Bu hafta Fatih hocayla bir görüşme. Maybe hopefully definitely. 

*Fatih Tekke röportajımız ne oldu?

*M. Serdar Kuzuloğlu'nun futbol üzerine güzellemeleri TamSaha'nın Şubat sayısında.  

Read more...

Orbis Football

19 Aralık 2008 Cuma



Yeni bir blog açıyorum.

Orbisnova'yı tamamen ilgimi çeken şeylere ayırıp futbolla ilgili yazılarımı bundan sonra Orbis-Football adını koyduğum sitede devam ettireceğim.

Sizleri de beklerim. 

Rooney'i her ne kadar sevmesem de bu foto güzelmiş. 


Read more...

Oflu Yattara

16 Aralık 2008 Salı


Trabzonsporlular Federasyon yöneticisi Levent Kızıl'a tepki göstermişler. Konun özünü bilmiyorum ve yazılanlara bakarak tepkinin haklı olduğunu düşünüyorum. 


Medyaspor'da yer alan derlemede Trabzonlular'ın tepkileri toparlanmış.

Ben tepkilerden çok nicklere baktım. Sonuçta tepkiler en hafifinden allah belanı versinle başlayıp topuğuna dikkat et'e kadar devam ediyor. 

Nicklerin bazıları şöyle: Oflu Yattara, Kral Altmışbir, Etantiotuzdört, Özkaradeniz Telekom(En Hakiki Koç misali), Kaptan-ı Derya.

Beni çok güldüren Oflu Yattara oldu. Gine'de doğdi Ofli oldi..


Resim ve haber kaynağı: medyaspor.com



Read more...

Muhteşem yöneticilik başarıları

14 Aralık 2008 Pazar




Bu ülkede kendilerine sadece başkanım dedirtmek için para döken insanlar var. Öyle bir eziklik ki bu ne yapsalar geçmiyor. Ticarette başarılılar, bazılarının karanlık ilişkileri var, bazıları sosyal ihtiyaçlarını çevrelerindeki yalakalardan gideriyorlar. Ortak özellikleri bir kulübün başkanı olmak. Bunun başlangıç noktası amatör kulüpler.

Orada başlıyor başkan yalakalığı, futbol diktatörlüğü. Futbolu çok iyi bilen, sokak arasında oynamış, sonradan görme ezik şahsiyet parasıyla bir kulübü adam etmeye girişiyor. Belki sıfırdan takım kuruyor. Hiçbir geçmiş, hiçbir gelenek ve taraftarı olmayan bir takımdan kulüp yaratmaya ve yükselmeyi hayal ediyor. 

Amatör ligde 100 milyar harcarken sezon boyunca ve zorlanırken 3. lige çıkmaya kasıyor. Halbuki bilmiyor ki çıktığı zaman başına gelecekleri. Bütçenin trilyonu vuracağını. Bir başarı gösterildi çıktı diyelim, 3. ligde paramparça olup amatör lige dönüyor ve sıfırı tükettiği için o takım hiç adam olmuyor. Sorumsuzca, gayet laubali bir tavırla kendisini bu işten sıyırıyor ve başka bir kapı arıyor kendisine.  

Bunların benzer türleri Süper Lig'de de mevcut. O kadar başarısız yöneticiler var ki. Futboldan bihaber, futbolun ne hale geldiğinin farkına varamamış, har vurup harman savuran bir insan güruhu. Futbolun artık profesyonellere bırakılmasının şart olduğunu görmedikleri sürece başarısız olmaya devam edecekler. 

Tüm bunları yazmama neden olan tek birşey var. O da Erdoğan Arıca'yı başa getiren Hacettepe yönetimi. Bir adam düşünün birkaç sezon önce maç bağladığı mahkeme kayıtlarına geçmiş, hiçbir başarısı olmayan, güzel bir hareket yaptı diye bir futbolcuya ana avrat düz giden birisi. Hacettepe'nin puanı 9 ve sondan ikinci sıradalar. Küme düşmenin en büyük adaylarından birisi onlar. Diğerleri de kimler mi? Cemal Aydın'ın Ankaragücü, kendi içinde çekişmekten iş göremeyen ve Mardan'ın parasına kalmış Antalyaspor, İlhan Cavcav'ın Gençlerbirliği ve toplamanın hası, Yılmaz Vural'a kadar düşmüş Kocaelispor. Bir de geçen sezon hariç her sezonun küme düşme yıldızlarından Denizlispor. 

Bu takımların başındaki teknik adamlar(ki bazılarından artık bögggh geldi) bir başka yazı konusu. Ama bu başarısızlığın sorumlusu onlar değil, onlara bu yükü bindirmeye çalışan beceriksizler ordusu. Yöneticiler. 


Read more...

Canlı maç anlatımı

Canlı maç anlatımı sporla ilgili pek çok internet sitesinin yaptığı özenildiği zaman zor olan ama ortalama herkesin yapabileceği bir olay. 


Yayınlar şifreli kanaldan yapıldığı için ciddi anlamda bir ziyaretçi toplayan bir servis aynı zamanda.

Bunu yaparken izlenen birkaç yol var:

Resmi internet siteleri olan uefa.com/fifa.org/tff.org gibi siteler yaptıkları maç anlatımlarında olabildiğince objektif olmaya özen gösteriyorlar. Kurum olmanın getirdiği bir ağırlık var ve yapılacak bir hata veya laubalilik çok ciddi bir muhalefete neden olabilir. uefa.com muhabir sitemiyle yoruma da oldukça yer vermeye başladı son bir senede. Bence en başarılı canlı anlatımı da onlar yapıyorlar. Tabi eldeki imkanlarla bu beklenir birşey. TFF 2 kişiyle maç anlatımı yaparken UEFA'nın elinde 50 kişilik departman bulunuyor.

Bağımsız sitelerden bazıları (Ajansspor, sporx vb.) büyük takımların daha küçük takımlarla maçlarını aktarırken anlatıcının tavrına göre büyük takıma kayarken derbi maçlarda kimsenin tepkisini çekmemek için çok daha objektif bir anlatımı tercih ediyorlar.

Bir de Guardian ekolü var. Muhabirlerine canlı anlatım yaptıran Guardian'ın Football Unlimited sayfaları adeta bir derya. Maç anlatımını esprilerle süslüyor(Eurovision  ve okur yorumları ve sorularıyla tamamen interaktif bir hale büründürüyorlar. Her okurun yorumlarını görmüyoruz çünkü mail atılıyor. uefa.com'da ise Euro 2008'de başlayan bir sistemle okur yorumlarına anlatım sayfasında yer verse de yorumlar Bastır Türkiye, Yürü Rusya, Haydi Real Madrid'in ötesine geçmiyor. Bir de anti Fenerliler var elbette. Her takım taraftarı kendi takımını destekleyip kimseye bok atmazken, Fener'in maçlarında Fener düşmanları çıkıyor bir anda ortaya ve Fener'e sallıyorlar sürekli. (Bu arada ben Fenerli değilim)

Tüm bunları şu nedenle yazdım. Guardian gibi maç anlatımına mı girişsem acaba? Zaman ayırabilir miyim?
  


  

Read more...

Site Visit dedikleri

11 Kasım 2008 Salı

Final hazırlıklarında ikinci ziyaret başladı. Sabah Süreyya Operası - ne güzel bir bina- öğlen Marmara Oteli-tepesindeki ekran ne işe yarar-, öğleden sonra Esma Sultan Yalısı -çok düzgün bir renovasyon çalışması- ve son olarak Conrad Otel'deydik.

Otellerin en sevdiğim yanı açık büfe olayı. Harika yemekler çıkıyor ve ben normalde yemekten imtina edeceğim şeyleri nedense sadece otellerde deniyorum. Marmara Oteli'nin açık büfesi öğlen 45 YTL'ye yiyebildiğiniz kadar diyor. Süper tatlılar var.

Çalışmalara dönersek gayet iyi bir gün geçti. 20 Mayıs yaklaştıkça daha da hızlanacağız. Bahane yaratmayalım ama o dönem yoğunluk blogdan uzaklaşmama neden olabilir.

Biletler 2 Aralık'ta satışa çıkacak büyük ihtimalle. Kaçırmamanızı tavsiye ederim. Pişman olursunuz.

Bu arada Site Visit anlatıcam dedim laf nerelere geldi. Bir dahaki sefere...

Read more...

Derbi üstüne birkaç kelam...

10 Kasım 2008 Pazartesi

Galatasaray açısından kabus bir skor. Öne geçtiğin maçı 4-1 kaybedeceksin. Olacak iş değil.

İlk yarı Fenerbahçe'nin kaleyi bulan şutu sadece 1. Attığı gol ise 2. Verimlilikte son nokta.

Alex'in yokluğu Fener orta sahasını dirençli kılıyor. Meira ve Ayhan baskı yedikleri anlarda orta sahayla Fener ceza sahası arasına rahat top atamayınca Galatasaray'ın oyunu 30 metreye sıkışıyor.

Emre Aşık ah Emre Aşık.

Servet defansın lideri ve ofsayt çizgisini onun çizmesi gerek. Ama nasıl oluyor anlamıyorum Servet ofsaytı bozuyor ve 3. gol oluyor. De Sanctis'in Youtube'a giremediği belli Roberto Carlos frikiklerini yasak nedeniyle izleyememiş. Bırakın ne olacak ki? diyordu.

Fenerbahçe için aldatıcı skor. Ankaraspor için ciddi bir avantaj olabilir Fenerbahçe'nin rahatlığı. 6-0'ın olduğu sezon Fenerbahçe'nin ligi bitirdiği yer bu oyunu devam ettirirse bu sezon için referans olabilir.

Edu ikili dirsek ne demek öğretti herkese. Servet'in elmacık kemiği kırılmış. Servet de buna karşılık Osmanlı tokadı nedir gösterdi cümle aleme.

Sonuçta Skibbe bir kez daha zayıf not aldı. Bakalım sezon sonu karnesi ne olacak hatta o karneyi görebilecek mi acaba?

Read more...

Spiker farkı

7 Kasım 2008 Cuma

Bir tarafta sahadaki Galatasaray'dan feyz alan, rahat sakin bir anlatımla maçı anlatan Yalçın Çetin.

Diğer tarafta Fenerbahçe orta sahayı geçtiği an heyecandan kontrolünü kaybeden, 40 metrelik şutlardan medet uman Sabri Ugan, Ertem Şener vb. tayfası.

İlker Yasin yetiştiği TRT ekolünü biraz hatırlasa ve ona uygun maç anlatmaları talimatını verse hiç fena olmayacak sanki. İnsanlar artık isyan noktasına geldiler çünkü.

Yalçın Çetin hakkında bilgi de vereyim biraz. Kendisi biraz uzun olup başta ürkütücü görünse de çok sıcakkanlı ve eğlenceli bir insandır. Hayatında unutamadığı maçların başında Türkiye-Senegal karşılaşması gelir. İlhannnnn diye bağırışını unutanımız yoktur herhalde. Dün yine müthiş bir maç anlattı. Hiç rahatsız etmedi, golleri bile abartmadı. Galatasaray'ın sahadaki sakinliği ona da yansımıştı.

Read more...

Ofsayt taktiği

22 Ekim 2008 Çarşamba



İlginç bir maç izledik dün akşam.

Ben fark olacağından emindim. Kayseri'den 4, Kocaeli'den 2 yiyen Fenerbahçe'nin Arsenal'in hızı karşısında galibiyete ulaşacağını düşünmek hayalcilik olurdu.

Takıldığım nokta Arsenal'in ofsayt taktiği. Beklerini oyuna sokmadan Fabregas üzerinden oynuyordu Arsenal. 4'lü sabit bir hat oluşturması bu nedenle kolaydı. Ama niçin ofsayt taktiği uyguladılar anlamadım. Silvestre'yi sarkık bıraksalar veya Guiza ve Semih'le birebir oynatsalar Fenerbahçe bu iki golü de atamayabilirdi.

Wenger'in gençlerinin daha arzulu oynayacaklarını düşünmüştüm ama 4-1'den sonra rölantide geçirdiler maçı. Hatlar arasında mesafeyi daraltmalarına rağmen iyi pres yapamadı Arsenal. Fenerbahçe Londra'daki maçta da bu kadar yetersiz olur ve Arsenal bu kez taraftarı önünde şov yapmak isterse bir 8-0 daha yaşayabilir Türk futbolu.

Maçtan önce klasik haberler vardı gazetelerde. Futbolcular başkana galibiyet sözü verdiler gibi. Bu haberleri yapanlar da inanmıyor yazdıklarına ama öyle bir kutu sabit herhalde ve doldurulması şart. Maç günü gazetesinde galibiyet yemini kutusu. Bu klişeleri de yazmak lazım bir ara.

Read more...

Platini ne yapıyor?

13 Ekim 2008 Pazartesi



UEFA Başkanı Michel Platini ve Genel Sekreter David Taylor günlerini Slovenya'da geçiriyor. U19 Avrupa şampiyonası ön eleme turunda ilk kez ceza sahası içindeki fauller ile çizgiye bakacak 2 ekstra hakem denemesi daha yapılıyor. Platini resimde hakemlerin aralarındaki konuşmaları dinlemesini sağlayacak kulaklıkları takarken görülüyor. UEFA bu testin sonucunu futbolun diğer kurumlarıyla paylaşacak. Önümüzdeki dönemin neler getireceğini yakında göreceğiz. benzer testler Macaristan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nde düzenlenecek U19 turnuvalarında da yapılacak.

Read more...

Ümitler



Antalya'da yazdan kalma değil adeta bir yaz akşamı. Stat şahane, 4000 seyirci gelmesi mucize. Takım sahaya çıkıyor. Terim'in aldığı dörtlü olsa farka gidecek maç 1-0 bitiyor. Takım alışık olduğu defans, orta saha ve forvetten mahrum olunca böyle olması doğal. Deplasmanda rahat kazanacağımızı düşünüyorum. Avrupa Şampiyonası'nda bu takım iş yapar mı göreceğiz. Terim ben olacağım diyor takımın başında. Gazla final oynarız sanki...

Read more...

Ferdi Leflef

Ben bu adamı anlamadım. Saçma sapan pozisyon analizleriyle sabah sabah beni çileden çıkardı. Sabri 12 isabetli 13 isabetsiz orta yapmış, nasıl yapamış 13 isabetsiz orta demeye getiriyor. 2 asist yapmış adama bunu demek bana garip geliyor. Sesi de uyuz zaten. Göğüse ayakla pas atılabileceğini iddia ediyor. Temel futbol bilgisi göğüse gelen pasları vericinin değil alıcının belirlediğini söylese de halla iddia ediyor filan. Uzak durmanızı tavsiye ederim.

Read more...

Son iki...

9 Ekim 2008 Perşembe



Avrupa Şampiyonası öncesi son iki maç. Antalya'dayız. Mardan Stadı efsane bir yermiş. Açık ara Türkiye'nin en modern ve işlevsel stadıdır burası. Yolunuz düşerse gelin ve gezin derim. Muhteşem bir tesis. Futbol için yaratılmış bir otel ve stat.

Read more...

Bir garip Galatasaray

19 Eylül 2008 Cuma



--------De Sanctis------------
----Emre---Servet---Meira-----
Serkan--Ayhan--Lincoln--Volkan
-----Baros---------Kewell-----
------------Nonda-------------

Galatasaray maçın başında buna benzer bir dizilişle sahaya çıktı. Aklıma eski CM oyunları geldi. Bu oyunlarda Christmas Tree adında bir diziliş vardı ve Galatasaray'ın bu dizilişini ona benzettim. Baklavaya da benzetmek mümkün elbette. Aydın Yılmaz'la başlamak gerekiyordu bence. Serkan Kurtuluş'un katkısı hemen hiç yoktu. Volkan Yaman ise o bölgede oynamak için fiziksel olarak yeterli ama teknik olarak çok zayıf. O pozisyon oyunu forse etmek için yetersiz kalınca yük orta alana ve Kewell ile Baros'un bireysel becerilerine kaldı. Nonda kendine güvenini kaybetmiş gibi. Geçen sene tavana abandığı pozisyonları plaseyle garanti vurmak istiyor ama kaçırıyor. Antalya maçında kaçırdığı golün aynısını dün de kaçırdı.
Bellinzona zayıf bir takım ve Galatasaray zorlanmaması gereken bir maçı zora soktu manasızca. Bu arada Lincoln'ün Galatasaray formasıyla birisine çarptırmadan attığı gol var mı?
İstanbul'da sorunsuzca bir üst tura çıkar Galatasaray ama Skibbe'nin resmi maçları hazırlık maçı mantığıyla oynamaması lazım.

Read more...

11 yıl aradan sonra aynı hikaye

11 Eylül 2008 Perşembe



11 yıl önce 30 Nisan 1997'de Belçika bizi Fransa'daki Dünya Kupası'ndan eden takım olmuştu. Oktay'ın o akıl almaz golü attığı maçta 3-1 mağlup olmuştuk.
11 yıl aradan sonra dün akşam yine rakip Belçika. Bence çok kötü oynadığımız bir maç. Yenilebileceğimiz bir karşılaşmadan beraberlikle ayrıldık. Belçika'nın 11 yıl önceye göre çok daha zayıf olduğu bir gerçek. Biz zirve yapmamıza rağmen hala bir isteksizlik, gerginlik, telaş.
İlk 10 dakika kursan baskıyı(Moldova maçından bu yana kuramıyoruz)bir gol atıp rahatlayacaksın. Ama bir çekingenlik, oynayamama hali var bu takımda. Bunu çözemezsek Dünya Kupası hayallerimizi dolaba kaldırmamız gerekebilir. Futbol oynayanı ödüllendirir sonunda. Biz maalesef oynamıyoruz.

Not: Wesley Sonck benden kısa, orada Topal, Servet, Gökhan ve aralarında hareketsiz vuruyor. Aynı golü İsviçre'yle oynadığımız baraj maçında da yemiştik. Gerçekten inanılmaz.

Read more...

Kendi kendini bitirmek...

Terim: Yahu Osman, biraz önce Sky TV’de konuşmuşsun, bana söylediler. Ben ne demişim? Gündem değiştiriyormuşum, öyle demişsin. Ulan bu ne biçim konuşma?
Tanburacı: Hocam, beni hep böyle zamanlarda arıyorsun, bir kere de, nasılsın, diye arasana.
Terim: Ulan ben senin bıyığını s....
Tanburacı:Sen ne biçim konuşuyorsun.
Terim: Ulan ben senin, ananı, avradını s...

Yeni fantazimiz bulunmuştur. Memlekete ve porno sektörüne hayırlı uğurlu olsun.

Read more...

Aydın Karabulut

10 Eylül 2008 Çarşamba



Cumartesi günü 2 gol, dün 3 asist. Aydın Karabulut Milli Takımı adeta tek başına playoff'a taşıdı.

Read more...

Ümit Milli Takım'ın golleri

8 Eylül 2008 Pazartesi

Read more...

İstanbul'a dönüş

7 Eylül 2008 Pazar

İki maçta iki  2-0'lık galibiyet gayet iyi oldu. A milli Takım akıllı oynadı ve gerekeni yaptı. Ümit Milliler ise adeta şov yaptı. Maç öncesi Martin Fenin'den çekiniyorduk ama o Çek Milli Takımı'nın Batuhan'ı oldu adeta. 

A Milli maçı bölüm bölüm izlediğim için çok detaya giremeyeceğim ama Emre Belözoğlu'nun 30'larda tam baskı kurmaya başlarken vurduğu saçma sapan bir şut golü ikinci yarıya erteledi. 
Ümit Milli maça gelelim. Son 4 senede izlediğim en iyi Ümit Milli maçtı. Müthiş bir mücadele koydu Milli takım. Aydın Yılmaz ve Aydın Karabulut Çekleri paramparça ettiler. Özer Hurmacı çok iyiydi. Savunmanın göbeğinde Ceyhun Gülselam üzerindeki baskıya rağmen sıfır hatayla oynadı ve Fenin'i sahadan sildi. 
Salı akşamı Ermenistan'ı mağlup ederlerse playofflara kalacaklar. 
Çarşamba akşamı ise ofiste Belçika maçı var. Sabah girip gece çıkacağız. Sabah derken Bursa'dan sabah saatlerinde İstanbul'a dönmek çok keyifli. Yollar boş, hava güzel, manzara derken zaman çabucak geçiyor. 
 

Read more...

Erivan'da bir öğleden sonra...

6 Eylül 2008 Cumartesi


Takım maça hazır mı bilemiyorum. Bahis oynayacak olsam 10 kere düşünür sonra vazgeçerim. Bir tarafım Manucharyan dışında parlak bir oyuncusu olmayan Ermenistan'a fark yapmamız gerektiğini söylerken, diğer yandan Malta, Moldova ve Bosna maçlarını hatırlıyorum. 
Cumhurbaşkanı Milli Takımı ziyaret etmiş foto oradan. Maça da 1,5 saat kaldı. Orada olmadığım için mutluyum desem yalan olmaz. 

Read more...

İzleyiciler

  © Blogger template Cumulus by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP