9 Nisan 2009 Perşembe
Mütevazı olmayı başarabilen insanlara bayılıyorum.
4 Nisan 2009 Cumartesi
25 Mart 2009 Çarşamba
UEFA ziyareti bitirdi, ben de biter gibi oldum.
12 Mart 2009 Perşembe
24 Şubat 2009 Salı
Berbere gidiyorum gittiğim bir önceki berberi kötülüyor.
Bir yorumcuyla konuşuyorum diğer yorumcuyu kötülüyor.
Bir catering firması diğerlerini kötülüyor.
Her çadır firması en iyisi biziz deyip diğerlerini kötülüyor.
Her organizasyon şirketi en iyi organizasyonu biz yaparız diyor.
İşlevsel bir internet sitesi görüyorum. İşlevi net. Bir ürünü tanıtmak ve bunu başarıyor. Bir kanaat lideri sallıyor siteye ardından onlarca eleştiri.
Eleştiri iyidir güzeldir. Ama bizim ülkede iş artık eleştiriden çıkıp başka bir hal almış vaziyette. Afedersiniz ama bu bokçulukla bizden hiçbir şey olmaz. Danimarka örneği vereyim size bir kez daha. Bir berbere gidip saçlarınızı kestirirken o berber başka bir berberin işine zarar veren yorumlar yaparsa şikayet halinde hakkında dava açılabilir. Zaten o koltukta oturan da sen ne diyorsun diye bir sorar ve büyük ihtimal yerinden kalkıp terkeder.
Herkes para kazanmalı bu alemde. Ama birilerini kötüleyerek kendinizi iyi gösteremeyeceğinizi unutmayın ve bırakın işiniz konuşsun siz değil.
23 Şubat 2009 Pazartesi
Yaklaşık 15 gündür ihmal hallerindeyim biliyorum. Özürler dilerim.
Bunun sebebi aldığım bir iştir. Onu yetiştirmek için 10 gündür geceleri soru yazıyorum. Gündüz malum iş yoğunluğu. Bir de gördüğünüz üzere televidyon'da Kirli Sepeti'ne başladık. Görüşlerinizi önerilerinizi yazarsanız çok sevinirim.
Jamie Oliver'a hayranım. Bazı tarifleri gerçekten efsane. Size son gördüğüm olayından kısaca bahsedeyim. Közde mısır yapılır. Bir tabağa tereyağı konur. Mısısr sıcak sıcak tereyağı üzerinde döndürülerek yağlanır. Ardından bir başka kaba parmesan rendelenir. Parmesan tabağın içine konur. Mısır bu kez de parmesan üzerinde döndürülür. Alın size bardakta mısır a la ingles:).
Neurotic Genius of Dutch Football futbol üzerine yazılmış en iyi kitap olabilir mi? Gerçekten çok iyi. Simon Kuper filan hikaye geldi bana öyle diyeyim size.
Bu hafta Kirli Sepeti'nde Açık Pozisyon adında bir kitap hediye edeceğiz. Türkiye'de piyasaların son 20 yılını müthiş yazılmış bir kitaptan okumak isterseniz kesinlikle alın. Sadece eğlencesi bile yeter. Bir de ağlanacak halimize güldürmesi.
Söz daha fazla yazacağım. Yoğun günlerim biraz olsun hafifleyecek inşallah.
6 Şubat 2009 Cuma
21 Ocak 2009 Çarşamba
-Pazartesi sabahı gayet normal bir şekilde evden çıktım. İşe gittim. Sabah simit yedim, krem peynirli. Ve yanında su içtim. Bu kadar. Öğlene doğru bir ürperme hissi. Yüzümde beyazlama. Öğlen bir toplantı, ardından bir tane daha ve sonrasında bir daha. Ofisten çıkıp otoparka indim. Otoparktaki serin havanın yüzüme çarpmasıyla birlikte inanılmaz bir titreme. Kanyon'un orada arabadan iniş ve eve kadar yürüme. Titreyerek. Hayatımın en uzun 10 dakikalarından. Anlayacağınız feci hasta oldum ve 2 gündür yatıyorum. Ağır bir grip. Yarın işbaşı yapacağım umarım.
-Evde yatarak geçirdiğim sürede işlerim aksadı. Yarına bitmesi gereken iki yazı var ve bir tanesi 15000 vuruş civarında.
-Bu arada cesaretlendim ve Türk futbolunu yeni bir şekle sokacak bir projemi federasyonla paylaşmaya karar verdim. Üst başlıklarını Genel Sekreter'e yolladım bile.
-Bu ay süper bir röportaj yapmak istiyorum ama kimle?
-Pazar annemler geliyor. Güzel bir hafta bekliyor bizi.
-Evde yatarken TV'deki şahane programları gözlemleme fırsatı buldum. Tadında Aşk Var favorilerimden. Selin Karacehennem harikalar yaratıyor.
-Geowyns İzmir'e maç istiyordu. Fildişi Sahili maçı layık görüldü. Enjoy. Read more...
19 Ocak 2009 Pazartesi
14 Ocak 2009 Çarşamba


12 Ocak 2009 Pazartesi
Öncelikle bloğa başlık yazamıyorum. Oradaki başlık kutusu kayıp. Diğer bloglarda böyle bir sorun yok halbuki.
Evdeki bilgisayarım Disk Read Error hatası veriyor. Format atmak lazım ama önce yedeklemem şart.
Son günlerde 2 süper film seyrettim. Birisi Blindness, diğeri ise The Curious Case of Benjamin Button. Harika filmler ve ikisi de kendilerine has yazılar hak ediyorlar.
Bir tane de kötü film seyrettim. Çok ümit beslediğim Zack and Miri Make A Porno. Cem Yılmaz Erşan Kuneri filmini çeksin de bu konu ne kadar güzel işleniyor görelim.
İki bomba röportaj kovalıyorum. Ayrıntılarını yakında vereceğim. Yapabilirsem efsane olacak.
Haftasonu Karaoke'deydik. Klub Karaoke. İçki pahalı. Hem de gereksiz pahalı. Çok kalabalıktı bir de. Gerçi içerideki 50 kişiden 25'ini ben toplamıştım oraya.
Karaoke konusunda tartışılmaz:) bir yeteneğim var. Ben en azından notasyonu tutturuyorum.
Bu başlık olayı çok sıkıcı gerçekten. Çözümü bilen var mı?
Var mı derken Var mısın Yok Musun'a başvurdum. Arkadaşlarımdan birisi şu an yarışacağı günü bekliyor. Ben de gaza geldim. Hatta şöyle bir site bile açtım. Hem Varım hem Yokum
Galatasaray-Altay maçındaki canlı anlatımım konusunda ne düşünüyorsunuz? Devam edeyim mi?
I Buy It sitesini adam edene kadar devam edeceğim. Bakalım ne kadar vaktimi alacak?
Blog tasarımı ve I Buy It
9 Ocak 2009 Cuma
Bloğumu çok daha okunabilir kılmak amacındayım. Bir önceki tasarım beni yazamk konusunda hiç teşvik etmediği için ilk hale benzer bir tasarıma döndüm.
Şimdi profesyonel destek arayışındayım. Blogdestek ile inşallah önümüzdeki hafta görüşeceğim.
Bu arada bir tane blog açtım. Tamamen deneysel olan bir blog. Almak istediğim veya satın aldığım şeyleri listeleyip yorumlarımı yazıyorum. Bu siteyi İngilizce açtım ve ciddi bir pazarlama aracı olarak çalışacak mı görmek istiyorum.
Sitenin adı I Buy It ve adresi ibuyit.blogspot.com. Arada bir ziyaret ederseniz çok sevinirim. Bu tip sitelerden para kazanılır mı deneyimlerimi ayrıca yazacağım.
Yeni yılda değişmeyenler
2 Ocak 2009 Cuma
-Taksim'de taciz olayları beni baydı artık. Buna bir çözüm nasıl bulunamaz anlamıyorum. Her insanın istediği zaman istediği yere gitme hakkı vardır. Taciz varsa gitmesinler gibi ifadeler yarın bu işi meşru kılar. Dövüleceğini bile bile içki içmesin'e, taşlanacağını bile bile saçı açık gezmesin'e döner.
-Türkiye'nin kısırdöngüleri. Melih Gökçek'in yeniden Ankara Belediye Başkanlığı'na aday gösterilmesi. Halktan fazladan para almaktan gocunmayan bir adam düşünün, 50 liralık sayacı 300 liraya satan, tek başına tüm belediyelerden daha fazla borca sahip bir belediyeyi yönettiğini iddia eden. Sadaka bizim kültürümüzde vardır diyen bir başbakan. Oy uğruna çevre kirliliğine yol açan belediyeler. Bürokrasinin her yerine sirayet eden bir uyuşukluk. Rüşvet her yerde kol geziyor. Yasalar kişilere göre yorumlanıyor.
-Savaşlar. İsrail-Filistin, ABD-El Kaide, ABD-İran, Rusya ve herhangi bir komşusu, Türkiye-PKK. Hiç bitmeyecek bu kesin.
-Ekonomik kriz. Hep vardı ve bu sene de devam edecek. Krizden çıkış yolları diye bir bölüme başlasam ve ütopik fikirlerimi saçsam etrafa iş yapar mı acaba.
-Trafik kazaları. Türkiye'de her şoför bir kez kaza yapıyor. Bu kazanın hayatınıza sirayet edip etmemesini dikkatli olup olmamanız belirliyor. Önümüzdeki sene de bu devam edecek.
-Şansa yaşamak. Bir bomba patlayabilir, tren raydan çıkabilir, doğazgaz borusu patlayabilir, sele kapılabilirsiniz, yanlış bağlanmış elektrik kablolarının kurbanı olabilirsiniz. Belediye otobüsünün freni patlar, uçak pilotunuz kestirmeden gitmeyi tercih eder, çukura düşersiniz, başka bir inşaat sizin binanızın çökmesine neden olur, Kuran kursu çöker, apartman bir anda yıkılır. En muhtemeli deprem olur.
-Hakem hataları. Hiç değişmeyecek bir gerçek.
Birkaç not...
28 Aralık 2008 Pazar

Türkiye'de ölmenin yolları
18 Aralık 2008 Perşembe
Ev almak
17 Aralık 2008 Çarşamba
Birkaç şey ver. 1.02
16 Aralık 2008 Salı
Tatil bitti. Bir hızla çalışmalara giriştik. Streslerdeyim. Finale 5 ay kaldı.