26 Şubat 2009 Perşembe
Hollanda'da yaşanan kazada ölenlerin isimlerini hala bilmiyoruz.
Bazıları bunun çok kötü bir şey olduğunu düşünebilir. Nasıl bir beceriksizlik haber önemsiz kaldı diyebilir. Ama habere değil insana önem veren bir ülkede bu tip bir gelişme gayet normal aslında.
Ailelerine ve yakınlarına haber verilmeden hiçbir kişinin ismini vermeyeceğiz diyordu Hollandalı yetkili. Onlar yas tutan geride kalanlara önem verirken bizim basınımız hala kelle niceliği ve niteliği peşinde koşmaya devam ediyor. Büyük ihtimal isimleri ilk bulana ödül vaatleri verilmiştir.
Bizim bakanımız ve genel müdürümüz rahatça çıkıp ölüm yok diyebiliyorlar. Yalan ve yanlışları 9 ailenin umutlarını söndürdü, hayatı onlara zindan etti. Hala bugün yüzsüzce çıkıp söylediklerini savunuyorlar. Biraz Hollanda'dan ders almaları gerekiyor. İstifa şu an için en iyi kurtuluş yolu sizin için Sayın Yıldırım. Soyadınızdan tren ismi yarattırıp sonra yarım ağızla itiraz edeceğinize ağzınızdan çıkanı kulağınızın duyması için bir yöntem geliştirin lütfen.
Ben sizi affetmeyeceğim. Umarım o 9 aile affeder. Read more...
24 Şubat 2009 Salı
Berbere gidiyorum gittiğim bir önceki berberi kötülüyor.
Bir yorumcuyla konuşuyorum diğer yorumcuyu kötülüyor.
Bir catering firması diğerlerini kötülüyor.
Her çadır firması en iyisi biziz deyip diğerlerini kötülüyor.
Her organizasyon şirketi en iyi organizasyonu biz yaparız diyor.
İşlevsel bir internet sitesi görüyorum. İşlevi net. Bir ürünü tanıtmak ve bunu başarıyor. Bir kanaat lideri sallıyor siteye ardından onlarca eleştiri.
Eleştiri iyidir güzeldir. Ama bizim ülkede iş artık eleştiriden çıkıp başka bir hal almış vaziyette. Afedersiniz ama bu bokçulukla bizden hiçbir şey olmaz. Danimarka örneği vereyim size bir kez daha. Bir berbere gidip saçlarınızı kestirirken o berber başka bir berberin işine zarar veren yorumlar yaparsa şikayet halinde hakkında dava açılabilir. Zaten o koltukta oturan da sen ne diyorsun diye bir sorar ve büyük ihtimal yerinden kalkıp terkeder.
Herkes para kazanmalı bu alemde. Ama birilerini kötüleyerek kendinizi iyi gösteremeyeceğinizi unutmayın ve bırakın işiniz konuşsun siz değil.
23 Şubat 2009 Pazartesi
Yaklaşık 15 gündür ihmal hallerindeyim biliyorum. Özürler dilerim.
Bunun sebebi aldığım bir iştir. Onu yetiştirmek için 10 gündür geceleri soru yazıyorum. Gündüz malum iş yoğunluğu. Bir de gördüğünüz üzere televidyon'da Kirli Sepeti'ne başladık. Görüşlerinizi önerilerinizi yazarsanız çok sevinirim.
Jamie Oliver'a hayranım. Bazı tarifleri gerçekten efsane. Size son gördüğüm olayından kısaca bahsedeyim. Közde mısır yapılır. Bir tabağa tereyağı konur. Mısısr sıcak sıcak tereyağı üzerinde döndürülerek yağlanır. Ardından bir başka kaba parmesan rendelenir. Parmesan tabağın içine konur. Mısır bu kez de parmesan üzerinde döndürülür. Alın size bardakta mısır a la ingles:).
Neurotic Genius of Dutch Football futbol üzerine yazılmış en iyi kitap olabilir mi? Gerçekten çok iyi. Simon Kuper filan hikaye geldi bana öyle diyeyim size.
Bu hafta Kirli Sepeti'nde Açık Pozisyon adında bir kitap hediye edeceğiz. Türkiye'de piyasaların son 20 yılını müthiş yazılmış bir kitaptan okumak isterseniz kesinlikle alın. Sadece eğlencesi bile yeter. Bir de ağlanacak halimize güldürmesi.
Söz daha fazla yazacağım. Yoğun günlerim biraz olsun hafifleyecek inşallah.
20 Şubat 2009 Cuma
Üçüncü Bölüm - Konuk Aceto Balsamico
9 Şubat 2009 Pazartesi
7 Şubat 2009 Cumartesi
6 Şubat 2009 Cuma
Maya Medya tarafından çıkarılan Inc. dergisi ABD orijinli bir dergi. 1979 yılında ilk sayısı çıkmış. Kurucusu Bernie Goldhirsh.
Goldhirsh ilk olarak Sail dergisini kurmuş ve 10 milyon dolara sattıktan sonra INC.'i çıkarmış. INC. Incorporation kelimesinin kısaltması. Kurulum aşamasındaki şirket girişim anlamına geliyor. Dergi de tamamen girişimcilik üzerine.
Türkiye'de üçüncü sayısı çıktı. Belli bir tempoyu yakaladılar. İnternet girişimlerine biraz daha yer verseler çok daha iyi olacaklar.
Benim gibi başarı hikayeleri okumaktan zevk alıyorsanız Inc. tam sizlik bir dergi.
Türkiye edisyonunun başarısını tam olarak ABD edisyonuyla karşılaştırdıktan sonra söylemek lazım aslında.
Ben bir de Fast Company ve Wired'ın Türkçe edisyonlarını istiyorum. Tek sebebim ise yabancı edisyonların fiyatının çok uçuk olması. Read more...