Korsan DVD

28 Eylül 2008 Pazar

Sinanpaşa bu işin en iyi yapıldığı yerdir malum. Ben de zaman zaman oradan orta çaplı alışverişler yapıyorum. Sonuçta pek çok dizinin orijinali bu sınırlara uğramıyor bile.
Mavi Ay'ı istemişti eşim. Gittim aldım. Bir baktık Türkçe altyazı yok. Geri götürdük ilk fırsatta. Yalancı yerine konulduk, satmadığını iddia etti falan filan. Orada dalmak lazımdı ama neyse dedik bir daha.
Sinanpaşa'da iyi esnaflar olsa da ortalama maalesef böyle. Tam yeri ise şöyle. Merdivenleri çıkınca soldaki ilk mağaza, sadece divx satarlar. Cafe'nin yanındaki yer. Adını öğrenince de yazarız...

Read more...

Develi Marin

25 Eylül 2008 Perşembe

Kapitalizm böyle bir şey; eğer geleneksel kebapçında ramazanda alkol veremiyorsan yana bir balıkçı aç ve sorunun önüne geç. Develi Marin böyle bir yer işte. Servis çok yavaş, kimse işini sevmiyor ve yemekler de çok çok iyi değil maalesef. Hiç tavsiye etmem.

Read more...

Rage Virus

22 Eylül 2008 Pazartesi



Rage causes extreme aggression in a victim only seconds after being infected with the disease. The disease is easily transmissible through any bodily fluid. Because of this extreme contagiousness and very short incubation time, a crowd of hundreds could be infected by one single individual in a manner of minutes. A graphic novel based on the films purports that Rage is a recombinant strain of Ebola, though its symptoms are similar to that of rabies. Animal testing was being performed on the disease but one animal was released by activists unaware of the virus. The infection soon spread to eliminate the entire population of Britain save a few lucky individuals who managed to survive. Infected organisms die out in a few months, succumbing to starvation, since they do not actually eat their victims.

Read more...

Youtube'a neler oluyor?

21 Eylül 2008 Pazar

Öğlene kadar girebiliyorum, öğleden sonra iptal. Bu nasıl bir mallıktır çözemedim. Guardian yazıyor bu iş imajınız açısından kötü, öğlene kadar imajı topluyoruz, sonra birisi çıkıyor tamam topladık yeter bu kadar kapatın gitsin. Saçma salak işler...

Read more...

Yemek Kitapları

İyi yemek kitapları arıyorum. Ama öyle klasik tipte sadece tarif veren kitaplardan değil. Yemeğin ruhunu, içinde kullanılan malzemelerin tarihini, yemeğin öyküsünü de anlatan kitaplar bakıyorum. Yemek kültürü üzerine Murat Belge'nin kitabının yanı sıra yine İletişim'den çıkan Felipe Fernandez Armesto'nun kitabı da mevcuttur.Adı da Yemek İçin Yaşamak'tı ve ben daha önce bununla ilgili bir yazı yazmıştım. Sanırım hatta umarım.
Boyut Yayın Grubu bu tip kitaplar çıkarmış. Kısa bir süre bakabildim dün ama çok hoş göründü. Dünya mutfaklarından çeşitli kitapların yanısıra pratik yemekler için de çeşitli kitaplar çıkartmışlar. Denemek lazım. Linki Şöyle: Dünyanın En Güzel Yemekleri
Bu arada yemek üzerine uzmanlaşmış çeşitli bloglarda var ve onları da dönem dönem paylaşırım. Gerçi bu konunun uzmanı Mr. Trofolo'dur, o da bize yol gösterir.

Read more...

Bir garip Galatasaray

19 Eylül 2008 Cuma



--------De Sanctis------------
----Emre---Servet---Meira-----
Serkan--Ayhan--Lincoln--Volkan
-----Baros---------Kewell-----
------------Nonda-------------

Galatasaray maçın başında buna benzer bir dizilişle sahaya çıktı. Aklıma eski CM oyunları geldi. Bu oyunlarda Christmas Tree adında bir diziliş vardı ve Galatasaray'ın bu dizilişini ona benzettim. Baklavaya da benzetmek mümkün elbette. Aydın Yılmaz'la başlamak gerekiyordu bence. Serkan Kurtuluş'un katkısı hemen hiç yoktu. Volkan Yaman ise o bölgede oynamak için fiziksel olarak yeterli ama teknik olarak çok zayıf. O pozisyon oyunu forse etmek için yetersiz kalınca yük orta alana ve Kewell ile Baros'un bireysel becerilerine kaldı. Nonda kendine güvenini kaybetmiş gibi. Geçen sene tavana abandığı pozisyonları plaseyle garanti vurmak istiyor ama kaçırıyor. Antalya maçında kaçırdığı golün aynısını dün de kaçırdı.
Bellinzona zayıf bir takım ve Galatasaray zorlanmaması gereken bir maçı zora soktu manasızca. Bu arada Lincoln'ün Galatasaray formasıyla birisine çarptırmadan attığı gol var mı?
İstanbul'da sorunsuzca bir üst tura çıkar Galatasaray ama Skibbe'nin resmi maçları hazırlık maçı mantığıyla oynamaması lazım.

Read more...

Aynı anda 3-5 kitap okumak

18 Eylül 2008 Perşembe



Ben kitapları çok severim. Hayatta büyük zevklerimden birisi kitapçı gezmek ve istediğim kitapları alabilmektir. Hayatım boyunca istediğim kitabı alabileceğim bir gelirim olması beni işe götüren en önemli sebeplerden diyebilirim.[Bu sebepleri bir ara "ne için çalışıyorum?" başlığı altında sizlerle de paylaşırım]
Obsesif bir takıntı değil bu. Çok büyük paralar da harcamıyorum. En sevdiğim özelliğim ise aynı anda tek bir kitapla kısıtlı kalmayıp 3-5 kitabı dönüşümlü olarak okuyabilmek.
Sağda bir menü daha açıp hangi kitapları okuduğumu koymak ve sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitaplar paylaşıldıkça güzelleşiyor gibi geliyor bana. Birkaç gün önce yazdım. Steve Wozniak'ın iWoz kitabını okuyorum ve bitirmek üzereyim. Bunun yanında Alper Görmüş'ün Aktüel'deki portre yazılarını topladığı kitabı, Erol Mütercimler'in Komplo Teorileri, Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi ve birkaç kitap daha devam ediyor.
Bu çoklu okumanın en kötü tarafı ise şu: Ara verdiğinizde geri dönüş sizi sarmazsa kitaptan vazgeçebiliyorsunuz ve kütüphanenizde geri dönüşünüzü bekleyen onlarca kitap oluyor.

Read more...

Pandora in English

17 Eylül 2008 Çarşamba


Pandora Kitabevi İstanbul'da en sevdiğim üç kitapçıdan birisi. Diğer ikisi Kanyon'daki Remzi ile Beyoğlu Robinson.
Pandora bundan 3-4 belki 6 ay önce üçüncü katındaki İngilizce kitaplar için yeni bir yer açtı. Burası daha önce Riddim Bar'ın konuşlandığı bina aynı zamanda ve kitabevinin tam karşısında yer alıyor.
Gerçekten harika bir yer ve yeni çıkan pek çok kitap buraya geliyor. İngiliz ve Amerikalıların kitaplara olan yaklaşımını ve bu sektörün bizim ne kadar ilerimizde olduğunu görmek için bile gezilebilir.

Read more...

Ledger

15 Eylül 2008 Pazartesi



Heath Ledger, Joker rolü için bir ay bir otel odasına kapanmış ve kendisini role hazırlamış. En zorlandığı nokta sesi tutturmakmış. Sonunda ortaya çıkan iş gerçekten muhteşem. Daha oynayacağı çok film vardı.

Read more...

Zack and Miri Make a Porno

14 Eylül 2008 Pazar



Ynei nesil komiklerden Seth Rogen'ı çok beğenerek takip ediyorum. Elizabeth Banks de gayet başarılı bir oyuncudur ve son dönemde yıldızı iyice parlıyor. Bu ikiliye porno üzerine bir komedi çektirmek bence dahiyane bir fikir. Porno her ne kadar çok küçümsenen, aşağılanan bir şey olsa da, içerisindeki komedi potansiyeli muazzam. Bunu da en iyi şekilde göstermişler gibi görünüyor. Filmin fragmanı kardeş bloğumuz Trailerphilia'da. Yandaki linkten ulaşabilirsiniz. Filmin posteri de harikulade olmuş bence.

Aslında M.Ali Erbil seviyesine inmeden çekilecek adam gibi bir porno komedisi Türkiye'de de çok iş yapabilir. Bunu düşüneyim ben.

Read more...

Şampiyonlar Ligi PES 2009'da

Ekim ayının ortasında yeni PES teşrif edecek. Bu sefer UEFA Şampiyonlar Ligi lisanslarını da alan Konami satışlarını katlamayı düşünüyor olsa gerek. Geçen seneki eleştirilse de ben sıkılmadan oynadım. Umarım bu sefer online sorunlarını çözerler de çok daha fazla oynayabiliriz.

Read more...

I, Woz



Bu aralar severek okuduğum kitap bu. Apple'ın kurucularından ve ilk PC'yi üreten adam Steve Wozniak'ın kendi ağzından hayat öyküsü. Apple tutkunları ve teknoloji meraklılarının yanısıra azimli bir gencin öyküsü aynı zamanda. Kendisine verilen imkanları en iyi şekilde değerlendiren Wozniak'ın şu an geldiği nokta gerçekten muhteşem.
Wozniak'ın aldığı kilolar ve son hali de gözden kaçmıyor elbette. Kendisi de bakarken ben neymişim, ne olmuşum diyordum. Hem maddi hem de fiziksel açıdan.

Not: Bu arada bendeki kitabın kapağı kırmızı. Pandora'dan aldım. Pandora'nın yeni yabancı kitaplar bölümü de bir yazıyı hak ediyor.

Read more...

Sevdiğim dergiler

13 Eylül 2008 Cumartesi

Bir ara abartmıştım. Ayda 10 dergi aldığımı bilirim. Biraz daha azalttım bu sayıyı son zamanlarda. Artık her ay en fazla 3-4 dergi alıyorum. Bunlar şöyle:
1-Oyungezer 2-Trendsetter 3- 4-4-2 4- CNBCE Business

Aslında Trendsetter ve Bant'ı eğer o ay çok sıkıldıysam alıyorum ve en erken alış tarihim ay ortası oluyor. Ama Oyungezer'i ayın ilk gününden itibaren sormaya başlıyorum.

Her ay bana gelen dergiler de var. Bunlar ise şöyle: TamSaha, Fenerbahçe Dergisi, Futbol Ekstra ve Forbes.

Eskiden her ay Chip, Level, Electronic Gaming Monthly, FHM-Esquire veya Boxer'dan birisini de alırdım.

Aralıklarla Wired, Wallpaper veya GQ dergilerini de alıyorum. Ama çok pahalılar. 5 dolarlık dergi 20 YTL'ye satılıyor.

Read more...

11 yıl aradan sonra aynı hikaye

11 Eylül 2008 Perşembe



11 yıl önce 30 Nisan 1997'de Belçika bizi Fransa'daki Dünya Kupası'ndan eden takım olmuştu. Oktay'ın o akıl almaz golü attığı maçta 3-1 mağlup olmuştuk.
11 yıl aradan sonra dün akşam yine rakip Belçika. Bence çok kötü oynadığımız bir maç. Yenilebileceğimiz bir karşılaşmadan beraberlikle ayrıldık. Belçika'nın 11 yıl önceye göre çok daha zayıf olduğu bir gerçek. Biz zirve yapmamıza rağmen hala bir isteksizlik, gerginlik, telaş.
İlk 10 dakika kursan baskıyı(Moldova maçından bu yana kuramıyoruz)bir gol atıp rahatlayacaksın. Ama bir çekingenlik, oynayamama hali var bu takımda. Bunu çözemezsek Dünya Kupası hayallerimizi dolaba kaldırmamız gerekebilir. Futbol oynayanı ödüllendirir sonunda. Biz maalesef oynamıyoruz.

Not: Wesley Sonck benden kısa, orada Topal, Servet, Gökhan ve aralarında hareketsiz vuruyor. Aynı golü İsviçre'yle oynadığımız baraj maçında da yemiştik. Gerçekten inanılmaz.

Read more...

Kendi kendini bitirmek...

Terim: Yahu Osman, biraz önce Sky TV’de konuşmuşsun, bana söylediler. Ben ne demişim? Gündem değiştiriyormuşum, öyle demişsin. Ulan bu ne biçim konuşma?
Tanburacı: Hocam, beni hep böyle zamanlarda arıyorsun, bir kere de, nasılsın, diye arasana.
Terim: Ulan ben senin bıyığını s....
Tanburacı:Sen ne biçim konuşuyorsun.
Terim: Ulan ben senin, ananı, avradını s...

Yeni fantazimiz bulunmuştur. Memlekete ve porno sektörüne hayırlı uğurlu olsun.

Read more...

Doğadaki Dostlarımız



Yorumsuz.

Read more...

Aydın Karabulut

10 Eylül 2008 Çarşamba



Cumartesi günü 2 gol, dün 3 asist. Aydın Karabulut Milli Takımı adeta tek başına playoff'a taşıdı.

Read more...

Okuduğunu g*tünden anlayan zihniyet

9 Eylül 2008 Salı

‘1990’lı yılların en önemli olaylardan biri de Suriye’de saklanan bölücü örgüt başının 1999’da Kenya’da yakalanarak Türkiye’ye getirilmesidir’

Cümle bu. Yakın tarihimizi unmursamayan unutturmak isteyen bir ülkeyiz. Bunun 8. sınıflar ders kitabına girmesi benim düşünceme göre çok önemli ve doğru birşeydir. Ama Eğitim-Sen Başkanı bunun terör örgütü propagandası olduğunu iddia etmiş. Okuduğunu anlamayan bir sendika başkanı bize çok yabancı bir kavram değil. Faşo sendika başkanlarımız da bolca mevcut.

Okuduğunu götünden anlayan zihniyet Hrant Dink'i ölüme götürdü. Şimdi de tarih kitabını doğru bilgi veriyor diye yasaklatmak istiyor. Şu da son bombaları:

Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk, Öcalan’ın ders kitaplarına girmesine nasıl karar verildiğini sorarken, “Bu topraklarda 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü" diyen Orhan Pamuk’un da ders kitaplarında yer aldığına işaret ederek, “Bu hükümetin Ermeni politikasında havlu attığını göstermektedir. Peki şimdi hükümet terörist başının yakalanışını ders kitabına alarak, PKK konusunda da mı havlu atmaktadır?" sorularını sordu.

Read more...

Ümit Milli Takım'ın golleri

8 Eylül 2008 Pazartesi

Read more...

İstanbul'a dönüş

7 Eylül 2008 Pazar

İki maçta iki  2-0'lık galibiyet gayet iyi oldu. A milli Takım akıllı oynadı ve gerekeni yaptı. Ümit Milliler ise adeta şov yaptı. Maç öncesi Martin Fenin'den çekiniyorduk ama o Çek Milli Takımı'nın Batuhan'ı oldu adeta. 

A Milli maçı bölüm bölüm izlediğim için çok detaya giremeyeceğim ama Emre Belözoğlu'nun 30'larda tam baskı kurmaya başlarken vurduğu saçma sapan bir şut golü ikinci yarıya erteledi. 
Ümit Milli maça gelelim. Son 4 senede izlediğim en iyi Ümit Milli maçtı. Müthiş bir mücadele koydu Milli takım. Aydın Yılmaz ve Aydın Karabulut Çekleri paramparça ettiler. Özer Hurmacı çok iyiydi. Savunmanın göbeğinde Ceyhun Gülselam üzerindeki baskıya rağmen sıfır hatayla oynadı ve Fenin'i sahadan sildi. 
Salı akşamı Ermenistan'ı mağlup ederlerse playofflara kalacaklar. 
Çarşamba akşamı ise ofiste Belçika maçı var. Sabah girip gece çıkacağız. Sabah derken Bursa'dan sabah saatlerinde İstanbul'a dönmek çok keyifli. Yollar boş, hava güzel, manzara derken zaman çabucak geçiyor. 
 

Read more...

Erivan'da bir öğleden sonra...

6 Eylül 2008 Cumartesi


Takım maça hazır mı bilemiyorum. Bahis oynayacak olsam 10 kere düşünür sonra vazgeçerim. Bir tarafım Manucharyan dışında parlak bir oyuncusu olmayan Ermenistan'a fark yapmamız gerektiğini söylerken, diğer yandan Malta, Moldova ve Bosna maçlarını hatırlıyorum. 
Cumhurbaşkanı Milli Takımı ziyaret etmiş foto oradan. Maça da 1,5 saat kaldı. Orada olmadığım için mutluyum desem yalan olmaz. 

Read more...

Bursa'da bir öğleden sonra



Dışarıda sıcaklık yaklaşık 30 derece, süper bir iskender yedim o ünlü yerde. Adı Uludağ Kebapçısı. İzmir'de Kemeraltı'nda yediğim kadar güzeldi diyebilirim. Maça yaklaşık 4,5 saat var. Takımın durumu hakkında çok bir bilgim yok. Ama Çekler Martin Fenin'i getirmişler ve bu hiç iyi bir haber değil.
Maçı önemseyen pek kimse yok. Halbuki kazanırsak bir üst turu garantiliyor gibiyiz. Bu maçta Nuri Şahin ve Colin Kazım bize lazımdı. Ama Ermenistan'dalar.
Serdar ve Özer'in performansları bu maçta kilit öneme sahip. Onlar oynarsa kazanırız gibi geliyor bana. Bakalım sonuç ne olacak?

Euro 2009 playoff turu öncesi son 3 maç:

Türkiye- Çek Cumhuriyeti
Çek Cumhuriyeti - Ukrayna
Türkiye - Ermenistan

1- Çek Cumhuriyeti - 14
2- Türkiye - 13
3- Ukrayna - 12

Read more...

Geliyor...

3 Eylül 2008 Çarşamba

Read more...

Komutanlar üzerine...

2 Eylül 2008 Salı

Komutanlar sanki devlet içinde devlet gibi, belki daha doğrusu bir siyasal parti gibi hareket eden bir kurumun liderleriymiş gibi kürsüye çıkmışlar, yakın gelecek vizyonunu özetliyorlar.
Bizim askerde bu var.
Ama demokrasilerde bu yok!
Komutanların konuşmalarında olan, ancak demokrasilerde olmayan başka şeyler de dikkatimi çekiyor.
Üniter devlet üzerinde konuşuyorlar. Onların gözünde tabu olan bir konu bu.
Oysa böyle bir tabu olamaz.
İsteyen üniter devleti de tartışır demokrasilerde, örneğin federasyon fikrini de savunabilir. Bu yüzden kimse de onu vatan haini veya iç düşman ilan edemez.
Bunun gibi Fransa da üniter devlet. Fakat, bu ‘üniter devlet’in okullarında Fransızca’nın dışındaki bazı diller de seçimlik ders olarak okutulur; bazı azınlık dillerinde eğitim de mümkündür.
Türkiye’de de olabilir bunlar.
İsteyen de savunabilir.

Hasan Cemal - 02.09.2008

Read more...

Altınyunus

1 Eylül 2008 Pazartesi



Ben küçükken bu otel bir efsane gibiydi. İzmir'in tüm zenginleri o otele giderdi. Denizi süper, odaları son derece konforluydu. Zaman otellerin en büyük düşmanı. Teknoloji gelişip, butik otel konsepti ön plana çıkınca Altınyunus gibi devasa oteller arka plana düştü. Sahibi konusunda bir de problem yaşayınca tam dibe vurdular. Yaşar Grubu oteli satın alınca geniş çaplı bir yenilemeye girişmiş.

Sözü uzatmayayım. Balayında oradaydık. Gayet hoşumuza gitti. Dev gibi bir odada kaldık. Plajı ve denizi çok güzeldi. Yemekleri çok beğenmedim. Çok kalabalık olmasına rağmen odalara giderken tek tük insan gördük. Resepsiyondan odaya uzanan yol gerçekten çok uzundu. Otelin en uç odasında kaldık ve panoramik deniz manzarasına sahiptik. Önümüzde de yunuslar yüzüyordu. Anlayacağınız biz Altınyunus'u sevdik. Bir daha seve seve gideriz...

Read more...

Küçük Türkiye Tarihi



Harika bir kitap. Dili çok akıcı ve Türkiye'nin tarihi, özellikle yakın dönemle ilgili çok önemli bilgiler içeriyor. Bir de Zürcher'in Modernleşen Türkiye'nin Tarihi kitabı vardır. Son 200 yıla meraklıysanız tavsiye ederim.

Read more...

The Day After...

Feci bir yorgunluk... Streslisiniz zaten ve sürekli oynama zorunluluğu stresin üstüne yorgunluğu da bindiriyor. Takım oyuncusuyum ben one man show bana uymaz dedim dinlemediler. Düğün bu eğlenicen. Evet eğlendim ama daha çok eğlendirdim. Beni göbek atarken izleyenler daha çok eğlendiler.
Düğün sahibini yakalayan öpüyor. Pasta bıçağı kesmez, davul çalmaz, org çalışmaz. Sanatçımız saçma sapan şarkılar söyleyebilir. Fotoğrafçılar istediğiniz pozları çekmez. Tam bir sömürü düzeni en mutlu gününüzü zehir edebilir. Benim için zehir oldu demiyorum ama düğün yapmadan önce bir kez daha düşünün.

Read more...

İzleyiciler

  © Blogger template Cumulus by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP