Ölümsüz Atatürk
31 Ekim 2008 Cuma
Okumaya başladığım son kitap bu. Çok müthiş referanslarla geldi ve Mustafa sonrası görüşümüzü açacağa benzer. Beklentim büyük. Bitirince görüşlerimi sizlerle paylaşacağım...
Okumaya başladığım son kitap bu. Çok müthiş referanslarla geldi ve Mustafa sonrası görüşümüzü açacağa benzer. Beklentim büyük. Bitirince görüşlerimi sizlerle paylaşacağım...
Filmin iki yerinde gözlerim doldu.
Birincisi ordular İzmir'i geri alırken.
İkincisi ise Mustafa Kemal ölürken.
Eleştirilere katılıyorum. Her yere gülücükler saçan bir Atatürk var. Komunist, dinci, liberal, ateist.
Verilen emek çok ve ben çekimleri de çok beğendim. Sinemalarda gösterilmesine çok gerek olmadığını düşünüyorum. Para kazanma isteği ağır basmış. Keşke TV'de yayınlansaydı. Hatta 29 Ekim'de tüm TV kanallarında aynı anda verselerdi.
O dönemi bize öğretmemişler okullarda. Ya da biz hatalıyız öğrenemedik. Bilgi eksikliğini gidermem şart. Resmi tarih beni doyurmuyor çünkü.
Son olarak bir büyüğümün söylediği sözlerle bitireyim: "50 yıl sonra daha cesurunu çekerler."
Blogger yasağı çabuk kaldırıldı. Digitürk yasağın kendisine verdiği zararı farkedince şikayetlerden bir anda vazgeçiverdi.
Sonuçta yine açıldık. Hayırlı olsun...
İnternette özgürce gezinmenizi sağlayacak programcık. Bakalım bunu nasıl engelleyecekler. Bu arada blogspotu Digitürk'ün kapattığı iddia ediliyor. Onlara da diyecek bir söz bulamıyorum...
http://www.hotspotshield.com/
Pasifik okyanusu'nun ilk basılı haritası olan Maris Pacifici ilk modern atlas olan Theatrum Orbis Terrarum'da yer almıştır. Abraham Ortelius tarafından hazırlanan atlas 1589 yılında yayınlanmıştı.
The melting pot is an analogy for the way in which homogeneous societies develop, in which the ingredients in the pot (people of different cultures, races and religions) are combined so as to develop a multi-ethnic society. The term, which originates from the United States, is often used to describe societies experiencing large scale immigration from many different countries.
Read more...
İlginç bir maç izledik dün akşam.
Ben fark olacağından emindim. Kayseri'den 4, Kocaeli'den 2 yiyen Fenerbahçe'nin Arsenal'in hızı karşısında galibiyete ulaşacağını düşünmek hayalcilik olurdu.
Takıldığım nokta Arsenal'in ofsayt taktiği. Beklerini oyuna sokmadan Fabregas üzerinden oynuyordu Arsenal. 4'lü sabit bir hat oluşturması bu nedenle kolaydı. Ama niçin ofsayt taktiği uyguladılar anlamadım. Silvestre'yi sarkık bıraksalar veya Guiza ve Semih'le birebir oynatsalar Fenerbahçe bu iki golü de atamayabilirdi.
Wenger'in gençlerinin daha arzulu oynayacaklarını düşünmüştüm ama 4-1'den sonra rölantide geçirdiler maçı. Hatlar arasında mesafeyi daraltmalarına rağmen iyi pres yapamadı Arsenal. Fenerbahçe Londra'daki maçta da bu kadar yetersiz olur ve Arsenal bu kez taraftarı önünde şov yapmak isterse bir 8-0 daha yaşayabilir Türk futbolu.
Maçtan önce klasik haberler vardı gazetelerde. Futbolcular başkana galibiyet sözü verdiler gibi. Bu haberleri yapanlar da inanmıyor yazdıklarına ama öyle bir kutu sabit herhalde ve doldurulması şart. Maç günü gazetesinde galibiyet yemini kutusu. Bu klişeleri de yazmak lazım bir ara.
Bir dizi bu kadar iyi olur mu diye düşündüm dün 4. sezon finalini seyrederken. Muhteşem bir finaldi, inişleri çıkışları, hipnoz muhabettleri ve atmosferiyle çok etkileyiciydi.
Hugh Laurie nasıl bir adamsın sen diyesim geliyor. Müthiş oynuyor. Acaba gerçek hayata yansıması nasıldır? House karakteri Laurie'yi gerçekten çok etkiliyor mudur? Konuşmak lazım. Diziyi aslında ard arda izleyince tekrarlara takılıyorsunuz. Tamam çok hastalık sayıyorlar ama genelde bir noktada tıkanıyorlar. Yeni danışmanlarla çok daha iyi olabilecek bir dizi house. 5. sezondan henüz bölüm seyretmedim ama gayet iyi olacağını düşünüyorum.
Hayatta kendimi en çok özleştirdiğim ve hayran olduğum hayvan kedidir. Daha önce bir tane kedim oldu ve maalesef çaldılar.Şimdi eşimle bir kedi veya köpek istiyoruz. Arayış devam ediyor. Trofolo'nun kedisine bakmanızı tavsiye ederim bu arada. Nefis bir şey.
Read more...***Stat inşaat planlama***
***Biriken kitapların okunması***
***TamSaha yazılarının tamamlanması***
***Yeni fikirler***
***Be A Pro'da gelişim***
Türkiye, Christina Aguilera'yla da buluştu... Bir sonraki hedefimiz Britney Spears.
Amerikan porno endüstrisinin adaptasyon yeteneğine hayranım. ABD seçimleri öncesi Cumhuriyetçi Parti'nin başkan yardımcısı adayı Sarah palin'in bir benzerini bulup ona porno çektirmişler ve bunun satışına başlamışlar. Fimin adı da yukarıda yazıyor. Sarah Palin'in porno karşıtı bir muhafazkar olduğunu da belirtmemiz gerek. Porno sektörü seçim sonuçlarına bakmadan pozisyon alarak ne kadar cesur olduğunu bir kez daha gösteriyor. Biz de Chiller'ı kim öpüyor? diye bir film yayınlansa neler olur acaba?
UEFA Başkanı Michel Platini ve Genel Sekreter David Taylor günlerini Slovenya'da geçiriyor. U19 Avrupa şampiyonası ön eleme turunda ilk kez ceza sahası içindeki fauller ile çizgiye bakacak 2 ekstra hakem denemesi daha yapılıyor. Platini resimde hakemlerin aralarındaki konuşmaları dinlemesini sağlayacak kulaklıkları takarken görülüyor. UEFA bu testin sonucunu futbolun diğer kurumlarıyla paylaşacak. Önümüzdeki dönemin neler getireceğini yakında göreceğiz. benzer testler Macaristan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nde düzenlenecek U19 turnuvalarında da yapılacak.
Antalya'da yazdan kalma değil adeta bir yaz akşamı. Stat şahane, 4000 seyirci gelmesi mucize. Takım sahaya çıkıyor. Terim'in aldığı dörtlü olsa farka gidecek maç 1-0 bitiyor. Takım alışık olduğu defans, orta saha ve forvetten mahrum olunca böyle olması doğal. Deplasmanda rahat kazanacağımızı düşünüyorum. Avrupa Şampiyonası'nda bu takım iş yapar mı göreceğiz. Terim ben olacağım diyor takımın başında. Gazla final oynarız sanki...
Ben bu adamı anlamadım. Saçma sapan pozisyon analizleriyle sabah sabah beni çileden çıkardı. Sabri 12 isabetli 13 isabetsiz orta yapmış, nasıl yapamış 13 isabetsiz orta demeye getiriyor. 2 asist yapmış adama bunu demek bana garip geliyor. Sesi de uyuz zaten. Göğüse ayakla pas atılabileceğini iddia ediyor. Temel futbol bilgisi göğüse gelen pasları vericinin değil alıcının belirlediğini söylese de halla iddia ediyor filan. Uzak durmanızı tavsiye ederim.
Read more...
Avrupa Şampiyonası öncesi son iki maç. Antalya'dayız. Mardan Stadı efsane bir yermiş. Açık ara Türkiye'nin en modern ve işlevsel stadıdır burası. Yolunuz düşerse gelin ve gezin derim. Muhteşem bir tesis. Futbol için yaratılmış bir otel ve stat.
Kriz dünyayı vurmuş durumda. İngiltere ve Fransa'da satışları düşen restoranlar yeni yöntemler yaratmaya başlamışlar. Örneğin ünlü bir restoran, adını tam duyamadım, sandviç satışına başlamış. Bir büfe açarak yemekleri sandviç halinde satıyorlarmış. Daha ucuza satarak sürümden kazanmak niyetiyle. Bir diğeri ise ay boyunca her gün gelecek müşterilere yüzde 50'ye yakın indirim sağlamaya başlamış. Bakalım kriz süresince daha neler göreceğiz. Bize kriz koymaz ama koysa bile en yaratıcı çözümler bizim insanımızdan çıkar.
Read more...Bu sabahın ilginç haberi bu. 19 Ekim'i gerçekten merakla bekliyorum. Konseri mi var diye bakındım ama o da yok yani sadece bu program için geleceğe benzer.
Ben bazı şarkılarını çok severim kendisinin. Vesile olsun bu haber ve paylaşayım sizlerle.
Bu herhalde Ricky Martin'den bu yana ilk kez bu kadar ünlü birisi Türk TV'lerine çıkacak. [Sawyer, Costner'da var ama onlar ayrı kategori:)]
Sawyer demişken Lost'u özledik yaaa....
Yanılmıyorsam Ediz Sırapınar imzalı yazı bu. Tarih 30 Eylül:
"Örneğin Aziz Yıldırım... Politikaları Kadıköy’ü karıştırdı. Yanlış transfer hamleleri Fenerbahçe’yi 20 yıl geriye attı. Sadece kafasına uyuyor diye emekliliği için gün sayan 70 yaşındaki Aragones’i tercih eden, Samandıra’da disiplin sağlayacağını düşünen başkan daha 3. hafta tesislerde balans ayarı yapmaya başladı.
Televizyon ekranlarında “futboldan da anlarım betontan da” diyerek, icraatlarından geri adım atmadı, camiaya “merak etmeyin” mesajı yolladı. Ama saha sonuçları onu hiç de doğrulamadı. İstikrarı kendine yol haritası yapan Yıldırım önce “Fenerbahçe‘yi şampiyon yapıp, kariyerimi noktalayacağım” diyen hocasının nasıl fişi çabucak çekmeye hazırlandığını açıklamalı. Başarıya aç, hırslı, hedefleri olan bir teknik adam getirmek yerine niye şöyle bir Türkiye’ye uğrayıp, banka cüzdanını kabartmaktan başka bir gayesi bulunmayan Aragones’i Zico’ya tercih ettiğini anlatmalı.
Kongre üyelerine “Paramız var harcayacağız tabii” nutukları attıktan sonra neden ikinci sınıf futbolculara yatırım yaptığının da bir izahı olmalı. Yoksa Yıldırım efsanesi hızla eriyor, bunu unutmamalı."
Bence biraz ağır ama Fenerbahçe'nin yanıtı gecikmiyor:
"Bugün tarihli Milliyet Gazetesi'nde Ediz Sırapınar adlı bir şahsın kaleme aldığı yazıda, Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve kulübümüzün transfer politikası yakışıksız bir üslup ile eleştiriliyor. Fenerbahçe'nin bir kez bile antrenmanını izlememiş, Samandıra'nın yerini dahi bilmeyen, maçlarımızı da tribünden ne sıklıkla izlediği tartışılır bu ve benzeri kişilerin gazete sayfaları ve köşelerinden transferler ve camiaların yöneticileri hakkında hadlerini aşan yorumlarda bulunmaları yakışık almamaktadır. Ediz Sırapınar, gazetecilik konusunda hangi eğitimi almış, hangi okuldan mezun olmuş, hangi basın kurumlarında çalışmış, hangi futbol takımlarını hangi yıllarda sürekli takip etmiş ya da futbol dünyasında aktif olarak kaç yılını harcamıştır da bu eleştirileri yapma hakkını kendinde görmektedir?.
Ancak Sırapınar'ın eleştirdiği takımımızın, hocası Sayın Aragones'dir. Aragones yıllarını futbola vermiş, Atletico Madrid'in yanı sıra, Barcelona, Sevilla, Valencia, Espanyol, Betis, Oviedo ve Mallorca takımlarında hocalık yapmış ve son olarak da İspanya Milli Takımı'nı Avrupa şampiyonu yapmış bir hocadır. Eleştirilere maruz kalan futbolcumuz Güiza dünyada futbolun en kaliteli liglerinden biri olan İspanya Ligi'nde penaltısız gol kralı olmuş ve kendini tüm dünyaya kanıtlamış bir oyuncudur. Bir diğer transferimiz Emre Belözoğlu, Türk futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en büyük değerlerden biridir ve Avrupa Şampiyonası'nda bize gurur yaşatan Milli Takımımızın da kaptanıdır. Ediz Sırapınar adlı şahsın eleştirilerine maruz kalan transferlerimizin kariyerleri ortadadır. Peki Ediz Sırapınar hangi kariyer ve sıfatla bu eleştirileri kaleme almaktadır? Gazete yönetimlerinin ve asıl spor basını emekçilerinin de bu tarz kişilere kendi aralarında yer vermemeleri gerektiği ortadadır. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün herkesçe malum gerçekleri ve doğrularını eleştirmek bu gibi kişilerin haddi değildir."
Bu da Fenerbahçe'den haddini aşan bir açıklama. Eleştirinin fazlası hakaret olursa onla ilgili dava açarsınız, açamayıp böyle bir açıklama yapıyorsanız da koca kulübü bir Ediz Sırapınar seviyesini indirirsiniz. Bu ülkede basınla kavgayı yapan sadece başbakan değil. Sportif anlamda da ciddi husumetler devam ediyor.
Oyun çok şahane. Bağlantılar sağolsun diyorum bir kez daha.
2008'deki saçmalıkların hemen hemen hepsi kaybolmuş. Hakemler hala gereksiz kartlar çıkartabiliyor. Atlama problemi giderilmiş. Paslar, koşular daha bir gerçekçi. Uzaktan şutlar pek az gol oluyor. Kalecileri de iyi yapmışlar sanki.
Şampiyonlar Ligi modu çok iyi bence. Resmi videoyla açılıyor zaten. Resmi müzikler de leziz olmuş.
Tek kişilik mod da hoş ama ciddi zorlu. Sabır gerekiyor bir miktar veya en kolayda başlayacaksınız.
Oyun 14 Ekim'de çıkıyor. Kaçırmayın bence.
Ben hiç bayramda çıkıp şeker toplamadım. Yakınları ziyaretimizde harçlık toplamışlığım vardır elbet ama sokak sokak, ev ev gezmedim hiç. Annem izin vermezdi ve bence haklı bir telaştı bu. Ben de çocuğumu sokaklara salıp akşama kadar dolaştırmam.
Daha önce İzmir'de ve İstanbul Reşitpaşa'da otururken veletler bayram günleri kapıya gelir, şeker verir gönderirdik. Çeliktepe'ye taşındım ve yeni yeni gelenekler öğrendim. Çocuklar burada kandillerde de kapıya dayanıyorlar. Alacaklı misali. Kandilde evde şeker de olmuyor. Veletlere zaten şeker verdin mi sayıyorlar. Genelde şöyle bir diyalog geçiyor aramızda.
Velet: Kandiliniz mübarek olsun. (Uzatarak şımarıkça söyleme)
Ben: Ne kandili. Bayrama daha çok var. Sizin de kutlu olsun.
Velet: Teşekkürler amca(Yuh ne amcası, sadece 27. Ama ama)
Ben: (Kapıyı sertçe kapatıp bu düzene küfrü basarım. Bir daha da kapı açarsam diyerek.)
Haber edeyim dedim. Trailerphilia 100 filmi geçti. Önümüzdeki senenin en bomba filmlerinin fragmanlarını da izleyebilirsiniz.
Orbisnova'da ise 200 başlığı geçmişim. Yaklaşık 8000 kişi gelmiş gitmiş. Ziyaret eden, katkıda bulunan ve paylaşan herkese çok teşekkür ederim.
© Blogger template Cumulus by Ourblogtemplates.com 2008
Back to TOP