Haftasonu gördüklerim/duyduklarım/yaşadıklarım ver 1.01
- Haftasonu derbi sırasında uyuyan bir kişi daha var mı acaba? İlk yarının sonunda uyuyakalmışım kanepede. 75'te uyandım. Güzel maç gibi geldi bana. Beraberlik özlemim gerçekleşmedi.
Dün akşam gördüğüm/duyduğum/yaşadığım birkaç şey ver. 1.0
27 Kasım 2008 Perşembe
Vakit yaratılıp öğrenilesi şeyler
26 Kasım 2008 Çarşamba
-Almanca veya İtalyanca
-Web Tasarım
-Photoshop
-Vergi, sigorta, muhasebe, gümrük vb. sıkıcı devlet işleri.
-UEFA Talimatları
Kuduruk ve veteriner macerası
Cumartesi sabahı kuduruk'u ikinci kez veterinere götürdüm.
Daha önceden tanıdığım Boyacıköy'deki Leon Veteriner'de lösemi aşısını yaptırdık. Aynı zamanda tırnaklarını kestirdim.
Giderken yolda çok miyavladı. Arabadan hiç hoşlanmıyor. İnip veterinere girdiğimizde etrafında iki tane köpek olmasına rağmen çok uslu durdu.
Bu arada köpeklerden de bahsetmek gerek. Bir tanesi dev bir Huskie-kurt kırmasıydı. Adı Ice. Devasa bir hayvan olsa da inanılmaz usluydu. Sahibi yıkanması için bırakmış.
Diğerinin adı ise Ali Cengiz'di. Küçük bir bulldog. Yemek yediği odanın kapısı üzerine kapanmış. Çıkmaya çalışırken yüksek bir yerde duran vitamin kutusunu devirmiş ve o vitaminleri yemiş. İlaç tedavisi uygulamışlar.
Kuduruk'a dönersek. Evde canavar olan hayvan veterineri görünce bir mülayim oluyor anlatılmaz yaşanır. Tırnakları kesilirken patisini uzattı. Ben kesmeye kalksam parçalardı herhalde. Veterinere inanmaz gözlerle bakarken, Cuma Bey "çocuk gibi" dedi "evde canavar ama anaokulunda uslu olan bir çocuk" çıkarsamasını yaptı. Ben de katıldım.
Yeni tema gereksinimi
Blogger'a nasıl tema yapılacağını öğrenmem lazım. Etrafta süper temalar dolaşıyor ama benim özel bir tasarıma ihtiyacım var. Belki bilenler vardır tarif etmeye çalışayım.
Normalde bir blog sitesinde bir ana sütun ve yanında ek bir sütun daha yer alıyor. Bu ana sütuna yazıları yazarken yandakinde ise çeşitli araçları kullanarak çeşitli olaylar yapabiliyorsunuz.
Benim istediğim ise küçük kutular halinde hazırlanmış bir ana sütun. Her kutu bir blog yazısı büyüklüğünde olacak.
Bunu nasıl bulurum acaba veya yapabilirim.
Bayhan Reloaded
23 Kasım 2008 Pazar
Bayhan'ın yeni albümü çıkıyormuş. Hayırlı olsun.
Bir ara polisle çatışmaya girmişti. İlginç cidden. Memlekette çekini ödeyemeyen hapse giriyor, polisle çatışan albüm yapabiliyor.
İndeksleme programı
Word gibi programlar gerçekten çok başarılı bence. Yazmayı oldukça keyifli kılıyorlar. Her kullanışımda yeni bir özelliğini de keşfediyorum. Bu bahsedeceğim şeyler belki vardır içinde ama ben bulamadım.
Keşke şöyle bir program olsa;
Hazırladığımız her şeyi alıp daha önceden belirlediğimiz başlıklar altında tasnif etse.
Yazı yazmaya başladığımızda bize bu başlıklardan hangisi altında yazmak istediğimizi sorsa ve bizi ekstra kayıt zorluğundan kurtarsa.
Güçlü bir arama motoruyla donansa ve rahatça aradığımız şeyleri bulabilsek. (Google Desktop gibi)
Her kaydımızı farklı bir başlık altında yapsa ve bitirdiğimizde tüm eski versiyonları silse.
Fasikül mantığıyla çalışsa ve istediğimiz zaman tüm içeriği ansiklopedi gibi önümüze serse.
Ne hoş olurdu dünya değil mi?
Bu yazıda tembelliklerimle de yüzyüze geldim. Kendimi takdir ettim.
Back Up
19 Kasım 2008 Çarşamba
Çok methedilen ve her derdinize derman olan bir şirket olarak nitelendirilen backup'ta bir senelik üyeliğim var.
Yaklaşık 3 hafta önce başladı ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.
Arayıp saçma sapan sorular sorasım geliyor ama internetten google'da aramak kolayıma geliyor.
Bir organizasyon yapmak istiyorum. Aslında istemiyorum ama maksat kullanmak olsun. O zaman da kesin kazıklayacaklar...
Bir yere gideceğim onlardan alsam biletleri diyorum. Gideceğim yer Balıkesir Sındırgı. Nasıl olacak bilmiyorum?
Cem Boyner bana bunu sattın ya... All seni bildiği gibi yapsın. İptal ettiricem bu üyeliği ya...
Bant Sayı 50
15 Kasım 2008 Cumartesi
Bant'ın 50. sayısı, poster ve sticker hediyeli, çok orjinal bir tasarıma sahip. Shepard Fairey tasarımı Atatürk posteri şahane gerçekten. İçinden stickerlar da çıkıyor.
1 sene
11 Kasım 2008 Salı
Bu bloğu açalı bir sene olmuş geçen cuma günü.
Daha şimdi farkettim. Komik oldu biraz.
Neyse aynen devam...
İnternet kafeler para kazanır mı?
Kazanmasa bu kadar çok piyasada olmazdı diye düşünüyorum bir yandan ama kazanmasına da pek imkan vermiyorum.
Niçin:
ADSL feci yaygınlaştı ve herkes evine bilgisayar almayı tercih ediyor.
Bazıları cidden batakhane gibi.
Çocuk pornosu ve nette yaşanan taciz vakaları aileleri uyandırdı biraz biraz.
Okullara belirli mesafede olma kuralı uygulanıyor.
İddaa gençleri kafelerden aldı ve para kazanma umuduyla iddaa büfelerine soktu.
Nasıl kazanılır?
Playstation 3 ve PES formülü işe yarar gibi duruyor.
Aynı anda maç yayınlamak bir çözüm.
Nezih bir ortam sunmak da faydalı olabilir.
Knight Online vb. online oyunlar bir umut ışığı.
Site Visit dedikleri
Final hazırlıklarında ikinci ziyaret başladı. Sabah Süreyya Operası - ne güzel bir bina- öğlen Marmara Oteli-tepesindeki ekran ne işe yarar-, öğleden sonra Esma Sultan Yalısı -çok düzgün bir renovasyon çalışması- ve son olarak Conrad Otel'deydik.
Otellerin en sevdiğim yanı açık büfe olayı. Harika yemekler çıkıyor ve ben normalde yemekten imtina edeceğim şeyleri nedense sadece otellerde deniyorum. Marmara Oteli'nin açık büfesi öğlen 45 YTL'ye yiyebildiğiniz kadar diyor. Süper tatlılar var.
Çalışmalara dönersek gayet iyi bir gün geçti. 20 Mayıs yaklaştıkça daha da hızlanacağız. Bahane yaratmayalım ama o dönem yoğunluk blogdan uzaklaşmama neden olabilir.
Biletler 2 Aralık'ta satışa çıkacak büyük ihtimalle. Kaçırmamanızı tavsiye ederim. Pişman olursunuz.
Bu arada Site Visit anlatıcam dedim laf nerelere geldi. Bir dahaki sefere...
Derbi üstüne birkaç kelam...
Galatasaray açısından kabus bir skor. Öne geçtiğin maçı 4-1 kaybedeceksin. Olacak iş değil.
İlk yarı Fenerbahçe'nin kaleyi bulan şutu sadece 1. Attığı gol ise 2. Verimlilikte son nokta.
Alex'in yokluğu Fener orta sahasını dirençli kılıyor. Meira ve Ayhan baskı yedikleri anlarda orta sahayla Fener ceza sahası arasına rahat top atamayınca Galatasaray'ın oyunu 30 metreye sıkışıyor.
Emre Aşık ah Emre Aşık.
Servet defansın lideri ve ofsayt çizgisini onun çizmesi gerek. Ama nasıl oluyor anlamıyorum Servet ofsaytı bozuyor ve 3. gol oluyor. De Sanctis'in Youtube'a giremediği belli Roberto Carlos frikiklerini yasak nedeniyle izleyememiş. Bırakın ne olacak ki? diyordu.
Fenerbahçe için aldatıcı skor. Ankaraspor için ciddi bir avantaj olabilir Fenerbahçe'nin rahatlığı. 6-0'ın olduğu sezon Fenerbahçe'nin ligi bitirdiği yer bu oyunu devam ettirirse bu sezon için referans olabilir.
Edu ikili dirsek ne demek öğretti herkese. Servet'in elmacık kemiği kırılmış. Servet de buna karşılık Osmanlı tokadı nedir gösterdi cümle aleme.
Sonuçta Skibbe bir kez daha zayıf not aldı. Bakalım sezon sonu karnesi ne olacak hatta o karneyi görebilecek mi acaba?
Spiker farkı
7 Kasım 2008 Cuma
Bir tarafta sahadaki Galatasaray'dan feyz alan, rahat sakin bir anlatımla maçı anlatan Yalçın Çetin.
Diğer tarafta Fenerbahçe orta sahayı geçtiği an heyecandan kontrolünü kaybeden, 40 metrelik şutlardan medet uman Sabri Ugan, Ertem Şener vb. tayfası.
İlker Yasin yetiştiği TRT ekolünü biraz hatırlasa ve ona uygun maç anlatmaları talimatını verse hiç fena olmayacak sanki. İnsanlar artık isyan noktasına geldiler çünkü.
Yalçın Çetin hakkında bilgi de vereyim biraz. Kendisi biraz uzun olup başta ürkütücü görünse de çok sıcakkanlı ve eğlenceli bir insandır. Hayatında unutamadığı maçların başında Türkiye-Senegal karşılaşması gelir. İlhannnnn diye bağırışını unutanımız yoktur herhalde. Dün yine müthiş bir maç anlattı. Hiç rahatsız etmedi, golleri bile abartmadı. Galatasaray'ın sahadaki sakinliği ona da yansımıştı.
Yahudi Efendi
6 Kasım 2008 Perşembe
Muhteşem bir kitap... Çok sürükleyici, çok iyi yazılmış.
Konu gerçekten ilginç.
Vahdettin'in gayrimeşru Yahudi oğlunun hayat hikayesi.
Vamık Volkan'dan tescilli.
Fiyatı 9.90 YTL. Boyutu cep kitabı boyutu. Şiddetle tavsiye ediyorum.
Hasan Cemal - 4 Kasım 2008
4 Kasım 2008 Salı
Sayın Başbakan;
Hafta sonunu Güneydoğu’da seçim kampanyasıyla geçirdiniz. Van‘da, Hakkâri‘de, Yüksekova‘da yaptığınız konuşmaları televizyon ekranlarından izledim.
Yeni bir şey söylemediniz.
2005 yılı Diyarbakır konuşmanızın da çok gerisindeydiniz.
Daha çok eskiler gibi konuştunuz.
Hafta sonunu geçirdiğiniz o coğrafyayı biliyorum. Eski liderlerle, bir Demirel’le, bir Çiller‘le, bir Yılmaz‘la da oraları dolaşmış, onları da dinlemiştim.
Siz de eskileri çağrıştırdınız.
Demirel de önce ‘Kürt realitesi’ demiş, sonra unutmuştu.
Çiller de önce ‘Bask modeli’ demiş, sonra unutmuştu.
Yılmaz da önce ‘AB yolu-Diyarbakır yolu’ demiş, sonra unutmuştu.
Sayın Başbakan;
Galiba siz de Diyarbakır ‘05 konuşmasını unuttunuz.
Seçim, oy hesaplarıyla mı?..
Olabilir.
Konuşmalarınızda hiç kuşkusuz bazı doğrular da vardı. Bir başka deyişle, PKK ve şiddetle, küçük çocukların meydanlara sürülmesiyle ilgili doğru ve haklı eleştiriler...
Ama bence üslup ve muhteva açısından yanlışlar fazlasıyla ağır bastı. ‘Kürt meselesi’nin özünü de kaçırdınız. Belki de o özün ne olduğunu bile bile...
Sözü uzatmak istemiyorum.
Aşağıda bir alıntı var, Baskın Oran’ın 12 Ekim 08 tarihli Radikal 2’de çıkan bir yazısından.
Daha önce okumadıysanız, bir göz atmanız yararlı olabilir, Kürt meselesi nedir, ne değildir açısından...
* * *
“Son 15 günden birkaç olay...
Bir:
Aliağa Kaymakamı, Rojda Bayram isimli bir öğrencinin şiir okuyacağını öğrenince müdüre, “Başka isimde öğrenci bulamadınız mı!” diyerek ilkokul açılış programını iptal ettirdi (Taraf, 19.09.08).
İki:
DTP milletvekilleri geçerken selam durmak yerine arkasını dönen Meclis polisleri sonunda bir de TBMM İdare Amiri Sırrı Sakık’ın resminin üstünü kağıtla kapattılar (N. Durukan, Milliyet, 19.09.08).
Üç:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Cüneyd Zapsu’yu kastederek “Erdoğan’ın tüm danışmanlarının Kürt olması tesadüf mü? Türkiye düşmanlarını yanlış yerde arıyor” diye yazan Uğur İpekçi’yi suçsuz buldu (Radikal, 01.10.2008).
Dört:
TSK ve yargı mensupları TBMM’nin açılış oturumuna katılmadılar (Taraf, 02.01.08). Daha önce de Genelkurmay 30 Ağustos kutlama kokteyline DTP milletvekillerini davet etmemişti. Askerler Cumhurbaşkanı Gül’ün yemin törenine katılmamışlardı. Org. Mustafa Muğlalı adının 1943’deki toplu cinayet mahalli Özalp’te bir kışlaya verildiğini hatırlıyorsunuzdur (Milliyet, 13.05.04). Başbakan DTP’li eli sıkmıyor.
Beş:
Hakkari Yüksekova’da belediyenin ilçeye astırdığı ve “Yüksekovalıların Ramazan Bayramı Mübarek Olsun” diyen Kürtçe pankart polis tarafından indirtildi (Radikal, 02.10.08). Hani Kürtçe yasak değildi?
Altı:
Ölen PKK’lıların mevlidine katıldı diye 12 DTP’liye “PKK propagandası yapmak”tan 10’ar ay hapis cezası verildi (M. H. Benli, Radikal, 03.10.08).
Ve yedi:
Bir gazeteci, Bolu Express’te çıkan “Türk, işte karşında düşmanın!” başlıklı köşe yazısında, kimi DTP’lilerin adlarını tek tek sıraladı ve her şehit için DTP’li öldürülmesini istedi. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı bu yazıyı “fikir özgürlüğü” olarak değerlendirdi ve takipsizlik kararı verdi. Mahkeme de bu kararı isabetli buldu (Milliyet, 02.10.08).
Gazeteci Kürt olsa, bu “X” harfinden gazetesi kapatılırdı (örnek: Radikal, 22.01.08), Ama benim derdim başka: Bu zat yazısına devamla “... ayrıca, DTP’lilerin anaları da sinkaf edilmelidir” demiş olsa, acaba hakkında o zaman soruşturma açılır mıydı?
Hiç sanmam.
Yazdım ya, ANAP milletvekili Süleyman Sarıbaş, Azınlık Raporu çıkınca bendeniz ve Prof. Kaboğlu hakkında Meclis kürsüsünden, “Azınlık arayanlar, analarına, babalarının kim olduğunu bir kez daha sormalıdırlar. Ey Türk, titre ve özüne dön. Ne mutlu Türk’üm diyene” (Hürriyet, 27.10.04) diyerek bizi piç, ölmüş analarımızı orospu, ölmüş babalarımızı deyyus ilan etmişti.
Ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de 16.01.2007’de bu sözleri akladı. Bu memlekette ancak kimlerin anasına-babasına sinkaf çekilirse yargıçlarımız mahkumiyet kararı verebilirler, sizlerin tahminine bırakıyorum.
Yahu, Ortaçağ tarihinde okurduk, şaşardık “100 Yıl Savaşları” mı olurmuş diye.
Şeyh Sait’ten hesaplayın, bizimki şimdiden 83 yıl oldu.
Ha gayret!
Bir de anaların Kürtçe ağıtlarını yasaklarsak arayı bir anda kapatma hatta aşma imkanı var.” (Baskın Oran, Radikal 2, 12 Ekim 08).
Milliyet.com.tr'den alınmıştır.
Kanye West
Kanye West böyle bir adam aynı zamanda:
On September 2, 2005, during a benefit concert for Hurricane Katrina relief on NBC, A Concert for Hurricane Relief, West was a featured speaker. Controversy arose when West was presenting, as he deviated from the prepared script:
“ I hate the way they portray us in the media. You see a black family, it [the media] says, 'they're looting'. You see a white family, it says, 'they're looking for food'. And, you know, it's been five days [waiting for federal help] because most of the people are black. And even for me to complain about it, I would be a hypocrite because I've tried to turn away from the TV, because it's too hard to watch. I've even been shopping before even giving a donation, so now I'm calling my business manager right now to see what's, what is the biggest amount I can give, and just to imagine if I was, if I was down there, and those are, those are my people down there. So anybody out there that wants to do anything that we can help — with the set up, the way America is set up to help, the poor, the black people, the less well-off, as slow as possible. I mean, this is, the Red Cross is doing everything they can. We already realize a lot of people that could help are at war right now, fighting another way — and they've given them permission to go down and shoot us.”
The actor Mike Myers, with whom West was paired to present, spoke next and continued to read the script. Once it was West's turn to speak again, he said "George Bush doesn't care about black people." At this point, telethon producer Rick Kaplan cut off the microphone and then cut away to Chris Tucker, who was unaware of the cut for a few seconds. Still, West's comment reached much of the United States.
Wikipedia'dan alınmıştır. Kanye West her ne kadar kibirli bir p*ç olsan da seni seviyorum. Diğer kibirli p*çler gibi sadece kendini düşünmüyorsun en azından.
Arzu Nesnesi bir kez daha
Pek çok telefona baktım. Bunların içinde Blackberry ve Iphone da vardı. Hatta birer gün bu telefonları kullansam da kararım bu yönde olacak. Bunda Serdar Kuzuloğlu ve Burak Bayburtlu'nun etkisi de oldukça fazla. Televidyon'da yaptıkları karşılaştırma kafamdaki tüm soruların cevabını verdi.
Linki de şöyle: Nokia E71 Blackberry Bold'a karşı