30 Aralık 2008 Salı
Benim için oldukça ilginç bir yıl oldu 2008. Başlarken bu kadar hareketli olacağını tahmin etmiyordum. Planlanmış işlerim vardı elbette. Ama çok riskli hareketlerim de oldu.
Yaptığım işten çok sıkılmıştım 2007 sonu itibariyle. Hırsım devam ediyordu ama karşılığını alamadığımı düşündüğüm anlar çok oluyordu. İş konusunda tahammülsüz olmuştum iyice. Tam bu dönemde olmadık bir teklif geldi. Bir Danimarka firması aldığım maaşın 3 katını teklif ediyordu ve Türkiye temsilcileri olmamı istiyorlardı. Konu ise bana biraz yabancıydı. Promosyon ürünleri üreten dünya çapında bir şirketi Türkiye'de temsil edecektim. Kabul etmem biraz hızlı oldu. Dediğim gibi çok bunalmıştım üzerimdeki iş yükünden ve nefes alamaz hale gelmiştim. İş sağlığımı etkilemeye başlamıştı ve ilk kez check up'a girmek zorunda kaldım.
O sıralar başkanlık seçimleri de vardı ve ben Ulusoy-Doğan değişimini iş değiştirmek için bir fırsat olarak gördüm ve Nickname'in Türkiye temsilcisi olarak göreve başladım. 6 aylık çok da yoğun olmayan bir çalışma. Türkiye'nin önde gelen hemen hemen tüm firmalarıyla toplantıların sonucu koca bir sıfırdı. Promosyon konusunda çok pahalıydık. Düzgün ürünler yapıyorduk, çocuk emeği sömürmüyorduk, zehirli boyalar kullanmıyorduk ama bu büyük şirketlerimiz için çok da önemli değildi. Ucuzsan ve kendini tamamen insaflarına teslim ediyorsan işi alabilirdin.
6. ayda yeter demeye başladım. Şirket merkezi de zor duruma düşmüştü. Uluslararası 10 milyon euroluk bir iş kaybedilmişti ve şirketin dengeleri bozulmuştu. O sırada federasyona geri dönmeyi düşünmüyordum. Diyordum ki bir iş bulurum illaki. Bu arada düğünüm yaklaşıyordu. Bir kesinlik olmadığı için erteleme planları yapıyorduk. Bu da oldukça moral bozucuydu. Bu sıralar UEFA Kupası Finali için medya sorumluluğu görevi önüme geldi ve ben de değerlendirdim. Bu konuda federasyona minnettarım. Ben şu an evlendiysem bunu sağlayan önemli etkenlerden birisi federasyonun bana sağladığı maddi ve manevi destektir. Ağustos sonunda UEFA Finali için çalışmalara başladık. O zamandan beri yoğun olarak devam ediyoruz.
Ekim sonunda hayatımıza Kuduruk girdi. Günlerimiz onla boğuşmakla geçiyor.
Mali açıdan iyi bir yıl olsa da borç kısır döngüsünden bir türlü çıkamıyorum. Bir yazlık aldım. Kaba inşaatı biten, bir yandan onun içini yaparken, diğer taraftan borçlarını ödüyorum. Hedefim bitirip satıp İstanbul'daki ev için peşinat yapmak.
Yıl boyu çeşitli projeler geliştirdim. Bazıları kabul bazıları plan aşamasında. Bunları 2009'da hayata geçirmek ve internette bazı işler yapmak istiyorum.
Bu sene çok kitap okudum. İş geliştirme ve pazarlama ile ilgili çeşitli kitaplara merak sardım. Oyunlar açısından verimli bir yıldı. Ben çok para harcadım oyunlara bu sene. Dönüp bakınca bazıları gereksizmiş diyorum. Kredi kartı ekstrelerimde de o kadar gereksiz şeyler var ki.
2008'de en büyük pişmanlığım federasyondan ayrılıp Avrupa Şampiyonası'nı kaçırmaktı. Ama dönüp bakınca o bıkkınlıkla bu o şampiyonaya gitmenin benim açımdan ciddi sorunlar yaratabileceğini düşünüyorum. Ama Nihat Çek maçındaki, Semih Hırvat maçındaki golleri attığında ertesi günkü gazetelerin yılın aptalı posteriyle yani benle çıkacağını düşünmedim değil.
Bu sene en çok izlediğim kanallar Akıllı TV, NTVSpor ve ComedyMax oldu. En beğendiğim film The Dark Knight'tı. Lost, Fringe, Raymond, CSI ve How I Met Your Mother en çok izlediğim dizilerdi.
2008'de hayattan çok şeyler öğrendim. Çok kafa yorduğum evlilik kurumunun bir üyesi oldum ve gayet mutluyum. İş değiştirdim ve ticaretin ne kadar zor birşey olduğunu anladım. Beni mutlu eden şeylerin sayısı arttı ve olumlu bir yıldı. Umarım 2009'da benzer bir yıl olur ama bu kadar hareket istemiyorum.